Akşener’in dilekçesi, Davutoğlu’nun denklemi!..
- GİRİŞ15.08.2024 07:51
- GÜNCELLEME15.08.2024 07:51
DSP’li Bülent Ecevit’ten “onay” alamadığı için siyasete 5 yıl gecikmeli atılan Kemal Kılıçdaroğlu, ilk olarak kendisine CHP’nin kapılarını açan Deniz Baykal’ı harcadı.
Malum kaset sonrası “Kesinlikle aday olmayacağım” şeklinde beylik laflar ettiği halde bir hafta sonra çark ederek Baykal’ın koltuğuna oturdu.
Partinin başına geçmesinin ardından, “Biz arkadaşlarımızı satmayız” diyerek esip gürlese de CHP’de kıyım yapmaktan geri durmadı.
Önce kendisine liderlik yolunu açan dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ı harcadı.
Akabinde tüm bu süreçte sözünden çıkmayan ve adeta “emir eri” gibi hareket ederek partiyi dizayn etmesini sağlayan “yol arkadaşı” Gürsel Tekin’i yarı yolda bıraktı.
Sonrasında ise Hakkı Süha Okay, Kemal Anadol, Mesut Değer, Ahmet Ersin, Çetin Soysal, Mehmet Sevigen, Kadir Özbek, Yılmaz Ateş ve Mustafa Özyürek gibi çok sayıda ağır topu birer birer tasfiye ederek, ulusalcı yapıdaki CHP’yi mezhepçi hale getirdi.
Mehmet Sevigen bir röportajında; Kılıçdaroğlu’nun “aday ol” dediği Mehmet Moğultay’ın sırf listeye konulmadığı için “kahrından öldüğünü” söyledi.
Sevigen ayrıca, “Bunun gibi kaç tane olay var. Bütün arkadaşlarımızı ve arkadaşlarını sattı” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun insan harcamadaki hünerine dikkat çekti.
2014 yılına gelindiğinde ise bu kez Kılıçdaroğlu’nun radarında Mustafa Sarıgül vardı.
Deniz Baykal döneminde ‘yolsuzluk’ yaptığı gerekçesiyle partiden ihraç edilen Sarıgül’e rozet takmadan bir hafta önce…
Büyük puntolarla Mustafa Sarıgül’ün isminin yazılı olduğu “yolsuzluk” dosyalarını inceleyerek, adeta “yerini bil, koltuğuma göz dikme” mesajı veren Kemal Bey…
2014 yerel seçimlerinde CHP’nin İBB adayı yaptığı ve gözü sürekli genel başkanlık koltuğunda olan Mustafa Sarıgül’ü daha sonra “üzgün ve kırgın” bir halde partisine veda etmek zorunda bıraktı.
CHP’nin devrik lideri Kılıçdaroğlu’nun gözünün yaşına bakmadan harcadığı ve deyim yerindeyse “siyasi hayatıyla oynadığı” isimlerden biri de Muharrem İnce’dir.
2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin adayı İnce’yi, “Gel bakalım Muharrem” sözleriyle kürsüye çağırarak, küçük düşüren..
Ardından, Sözcü gazetesinin İnce’ye yönelik, “Külliye’ye giden CHP’li” operasyonuna, “Doğrudur” diyerek destek veren Kılıçdaroğlu’nun…
“Tek aday” olarak girdiği CHP’nin 37’nci kurultayında, Muharrem İnce’yi salonun en arkasına, tuvalet kapılarına yakın bir yere oturtarak, partiden ayrılmaya nasıl mecbur bıraktığı dün gibi bütün tazeliğini koruyor.
2010 yılından beri adeta “CHP’li öğütme makinesi” gibi hareket eden ve partideki çok sayıda ismi siyaset mezarlığına gönderen Kılıçdaroğlu, nihayetinde benzer bir akıbeti yaşadı.
“Baba-oğul gibiyiz” dediği ve İBB’nin imkânlarını seferber ettiği öne sürülen Ekrem İmamoğlu’nun fitilini yaktığı “değişim ateşi” Bay Kemal’i koltuğundan etti.
13 yıllık genel başkanlık döneminde hiçbir seçimden zaferle çıkamayan Kemal Bey, koltuğa veda ettiği günden beri sürekli “ihanet”e uğradığını ve “sırtından hançerlendiğini” söyleyerek “mağdur” ayağına yatıyor.
Gündeme gelebilmek için sürekli bir yerlere giden ve “müflis tüccar” gibi eski defterleri karıştıran Kemal Bey’in son hedefi 6’lı Masa’daki eski ortağı Meral Akşener oldu.
Bir internet sitesine konuşan Kılıçdaroğlu, Akşener’in o dönem masadan kalkıp tekrar oturmasını “ahlaki değil” diyerek eleştirdi.
Bununla yetinmeyen Kılıçdaroğlu siyasete ara veren Akşener’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesini ise “Yaşadığımız bu topraklarda maalesef ihaneti de görebiliyoruz” diye yorumladı.
Meral Hanım da haklı olarak, ‘’İhanet ve ahlaksızlık çok ağır iki söz ve benim bunları kaldırmam mümkün değil’’ diyerek, eski ortağı Kılıçdaroğlu’na dava açma kararı aldı.
Mahkemede hesaplaşacaklarını ve bunun için bir dilekçe yazma hazırlığında olduğunu söyleyen Meral Hanım…
‘’Sabrın çok berbat bir duygu olduğuna kanaat getirdim” diyerek o dilekçede içinden geçen ve bugüne kadar hep içinde tuttuğu şeyleri yazdığını söyledi…
Meral Hanım’ın sözleri oldukça önemli.
Belli ki ikinci bir “Ümit Özdağ vakası” bizi bekliyor.
Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri öncesi Kemal Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ’ın imzaladığı ve Zafer Partisi’ne 3 bakanlık ile belirlenen bakanlıkların yardımcılığının vaat edildiği “gizli protokol” iddiası gündeme bomba gibi düşmüştü.
Kemal Bey, “iki kişinin namusuna emanet” diyerek protokol hakkında ser verip sır vermezken…
Durumdan vazife çıkaran Ahmet Davutoğlu, önce “protokolü sordum ‘yok’ dedi” diyerek, Kılıçdaroğlu’nu aklamaya çalışmış…
Ardından, “aradı ‘tekrar baktım, varmış’ dedi” diyerek, Kılıçdaroğlu’nun oyuncağı olmuştu.
Seçimlerde % 0.07 oy aldığı halde şu sıralar;
“İstersek Türkiye’deki siyasi denklemi bir hamlede değiştirebiliriz” diye esip gürleyen Ahmet Hoca belli ki akıllanmamış.
Meral Hanım’ın dilekçesini duyar duymaz dün yine artık hiçbir siyasi vasfı kalmayan Kılıçdaroğlu’nun yanına koşmuş.
Ne konuştukları hakkında bilgim yok ama, muhtemelen Meral Hanım’ın dilekçesi Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Davutoğlu’nun da denklemini bozacak...
Bekleyip göreceğiz!
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol