İzmir asıl CHP gidince kurtulacak!
- GİRİŞ09.09.2024 09:35
- GÜNCELLEME11.09.2024 09:06
Bugün 9 Eylül…
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 102’nci yıl dönümü…
Esasında beş bin yaşında olan İzmir, tarihte “Asya'nın en güzel şehri” diye anılırdı.
Ayaklara dolaşan üzüm asmaları, gizli bir uğultuyla esen ılık meltemlerin taşıdığı kekik kokuları ve zeytin ağaçlarının arkasından batan güneşi ile çok sayıda uygarlığı kendine âşık etti.
Bu güzellik, Kurtuluş Savaşı sırasında İzmir’e giren Türk ordusu için yazılan marşlara da yansıdı.
İzmir Marşı’nda, Yunan işgalinden temizlenen kadim kent;
“İzmir’in dağlarında çiçekler açar. Altın güneş orda sırmalar saçar” dizeleriyle, yemyeşil ve aydınlık bir şehir olarak tasvir edilir…
Tokatlı şair Cahit Külebi ise 1940’lı yıllarda kaleme aldığı şiirinde;
“İzmir’in denizi kız, kızı deniz / Sokakları hem kız hem deniz kokar!..” dizeleriyle, ismini Hitit prensesi “Smyrna”dan alan İzmir’i, kız metaforu üzerinden, “temiz ve güzel kokan bir şehir” olarak betimlemiştir.
Külebi’nin şiiriyle 1950’li yıllarda tanışan ve aklındaki bu tarifle ilk kez 1970 yılında İzmir’e giden Hıncal Uluç, gördüğü manzara karşısında yaşadığı hayal kırıklığını şöyle aktarıyor;
“Modern Folk Üçlüsü ile ben ve menecerleri, ziyaret ediyorduk kenti. Ve Külebi’nin masalı ilk anda çökmüş görünüyordu. İzmir’in sokakları deniz değil, bok kokuyordu. Denize akan lağımlar, körfezi öyle bir leş haline getirmişti ki, anlatması zor. Otobüsünüzde birden yanınızdakine bakıyordunuz. O da aynı dehşetle size bakıyordu. ‘Kim altına yaptı’ diye.”
Evet!
Tarih kitaplarında, marşlarda ve şiirlerde, “pırıl pırıl temiz, mis gibi kokan” bir İzmir tarifi yapılsa da…
CHP’li bazı kalemşörler; “Evimiz isterse 800 metrekare olsun, balkonda otururuz. Kordon’suz evde oturabiliriz, konforsuz balkonda oturamayız” şeklinde yazılar yazsa da…
İzmir, yarım asırdan fazladır “lağım kokuyor.”
İzmirliler bırakın balkonlarda oturmayı, lağım kokusu evin içerisine taşımasın diye doğru düzgün klimaları bile çalıştırmıyor.
Yazar Mutlu Tönbekici de 2009’daki bir yazısında;
“Bu şehre ilk defa 26 yıl önce geldim, yaşadığım sürece lağım kokuyordu, dün geldim yine lağım kokuyor. Karşıyaka’da cam açmak mümkün değildi o kadar diyeyim” diyerek, lağım kokusundan pencereleri açamadıklarını itiraf etmişti.
Cumhuriyet yazarı Işıl Özgentürk ise 19.07.2015 tarihli yazısında;
“Sevgili dostlarım... İşi kibarlaştırmanın gereği yok. Her şeyi açık açık konuşalım. Dehşet bir bok kokusu. İçeri kaçıyoruz ama koku kadar keskin ki, kapıların altından sızıp içeri doluyor. Öğreniyorum ki, Çeşme’de kanalizasyon altyapısı yok, vidanjörler pisliği çekiyor” diye yazmıştı.
Evet…
İfadeler yer yer argoya kaçsa da CHP’li yazarlar bile CHP’nin kalesi İzmir’in lağım koktuğunu yıllardır dile getiriyor.
Altyapı yatırımları yerine belediyenin bütçesini heykellere, konserlere akıtan, proje üretmek yerine çözümü çöplerin üzerine kireç dökmekte arayan CHP’li başkanlar ise…
Hizmet üretmedikleri için gocunmak yerine, “Ağlayıp da gözden mi olalım” diyerek İzmirlilerin aklıyla alay ediyor.
CHP'li Başkan Cemil Tugay havlu attı: 5 yılın sonunda Körfez'de yüzmeyi vaat edemem:
Bu da CHP’li başkanlar oldukça, İzmir’in lağım kokmaya devam edeceğini gözler önüne seriyor.
Öyle ya!
Daha bir hafta önce, İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Körfez’deki kirlilikle ilgili düzenlediği basın toplantısında, “1965 yılından bu yana körfez kirlenmekte, bu yeni bir durum değil. 5 yılın sonunda körfezimizde yüzmeyi vadedemem” diyerek, bu gerçeği itiraf etmedi mi?
Sudaki kirlilik yüzünden düşen oksijen seviyesi nedeniyle yaşanan balık ölümleri için kullandığı “Ölen balıklar buraya ait değil, gemilerle taşınmıştır” şeklindeki saçma ifadeleri ise hatırlamak bile istemiyorum.
Hülasa…
CHP’nin “çapsız” belediye başkanlarının bu işin altından kalkamayacağını gören Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İzmir Körfezi’ni kurtarmak için nihayet harekete geçti.
“İzmir Körfezi'nin kaderine terk edilmesine müsaade etmeyeceklerini” vurgulayan Kurum, Körfez’in nasıl temizleneceğini, neler yapılması gerektiğini ve sorumluluklarını, oluşturulan “Bilim Kurulu” aracılığıyla CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi yönetimine “tarif” edeceklerini açıkladı.
Eylül ayı sonuna kadar da acil eylem planını ortaya koyacaklarını ifade etti.
İzmir için hayati öneme sahip bu toplantıya katılmak yerine o sırada “Sağlıklı Kentler Konferansı” için yurtdışında olan CHP’li Başkan Cemil Tugay ise önce, 50 yılı aşkın süredir devame den kirlilik için 22 yıllık AK Parti iktidarını suçladı…
Ardından, “İzmir Körfezi’ndeki kirlilik hepimizin problemidir. Kolektif bir çalışma ile düzeltilebilir” diyerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının olaya el atmasını istedi.
Cemil Tugay, bir ticaret kenti olan İzmir’in devasa bütçesine rağmen İzmir Körfezi’ni temizlemekten acizken…
AK Partili Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ise etrafındaki sanayi tesisleri, yerleşim alanları, limanlar nedeniyle çok ciddi ekonomik ve lojistik hareketliliğin içerisinde yer alan İzmit Körfezi'ni, belediye imkânlarıyla temiz tutmayı başarabiliyor.
Tahir Bey önceki gün Haber7 Muhabiri Yavuz Selvi’ye yaptığı açıklamada, 2007 yılından bu yana yürütülen çevre yatırımlarıyla kirliliğin azaldığını, suyun renginin düzeldiğini ve balık popülasyonunun arttığını söyledi.
Demek ki isteyince oluyormuş.
Yeter ki.
İdeolojik saiklerle kemikleşen oylara bakıp lağım kokusunu, “iktidar kokusu” sanan siyasiler yerine hizmet aşkıyla yanan hizmet adamları iş başında olsun.
Dolayısıyla, 9 Eylül’de düşmanı denize döken İzmirlilerin artık 5 bin yıllık kadim kenti mahveden CHP’den de kurtulması gerekiyor!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar55