Kemal Yalçın Alemdaroğlu…

İstanbul Üniversitesi’nin “yasakçı” rektörü…

Görevde olduğu dönemde yolsuzluk, usulsüzlük ve özellikle “keyfi uygulamalarıyla” sürekli gündemdeydi.

Üniversitede başörtüsü diye bir problem yokken, bunu problem yapmayı başardı.  

“Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydıyla üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir” şeklindeki, kıyafet özgürlüğünün önünü açan kanun maddesini “İ.Ü. Mevzuatı”ndan çıkardı.

Yayınladığı genelge ile öğretim görevlilerinin giyimlerinden saç tarama usullerine, tırnak uzunluğundan bıyık şekline bile müdahale etti. 

13 Mart 1998 tarihli “Rektörler Komitesi” toplantısından önce verilen “irtica birifingi”nden cesaret alan Alemdaroğlu,  üniversite dekanlarını toplayarak, “Türban yasağını uygulamak için gerekirse bilime ara verin” talimatını verdi.

İmamoğlu'nun diploma gerçeği... Üniversiteyi kazanamayınca Kıbrıs formülü nasıl işletildi?

YÖK’ün de desteğiyle kurduğu  “ikna odaları”nda yeni kayıt yaptıran öğrencilerin beyinlerini yıkamaya, onları başlarını açmak için iknaya çalıştı.

Bütün bu zulümlerden yönetim kadrolarındaki akademisyenler ve öğretim görevlileri de paylarına düşeni aldı.

Yasakların uygulanabilmesi için yetkilerini budadığı dekanları, bölüm başkanlarını istifaya zorlarken, çok sayıda öğretim görevlisinin de görevine son verdi.

Uygulamalardan şikâyetçi olan bazı öğretim üyeleri ise kendi istekleriyle üniversiteden ayrıldı.

1998 yılında, yeni öğretim yılı töreninde yaptığı konuşmada yasakların süreceğini belirterek; “Siyasiler üniversiteyi kullanmak isteyince İstanbul Üniversitesi tarihteki en büyük şahlanışı ülkeyi kurtarmak adına tekrarlamak zorunda kalabilir” diyerek, darbe imasında bulundu.

Ertesi yıl mayıs ayında, “Hemşirelik Haftası” nedeniyle düzenlenen törende, “Gerici ve bölücü akımlara en şiddetli şekilde tavır koymak zorundayız. Kurtuluş Savaşı gibi bu savaşı da kazanmak zorundayız” diyerek İslami değerlerle savaştığını itiraf etti.

Alemdaroğlu, yurtdışında yükseköğrenim gören inançlı insanları da hedef aldı.

İstanbul Üniversitesi'nin sağladığı burslarla yurtdışında “yüksek lisans” ile “doktora” yapan, bulundukları ülkelerde ödüller alan ve şu sıralar önemli görevlerde bulunan dindar akademisyenleri “başarısız” bularak okuldan attı.

Yetmedi, onlara verilen öğrenim kredilerinin geri ödenmesini istedi.

2003 yılında…

İ.Ü. Rektörlüğü tarafından tüm fakülte, yüksekokul, enstitü temsilcileri, öğretim elemanları ve öğrencilerin katılımıyla düzenlenen, “13. Genel Görüşme Toplantısı”nda yaptığı konuşmada ise AK Parti iktidarı tarafından en büyük affın “diplomalarla” ilgili yapılmak istendiğini belirterek;

“O zaman neden burada uğraşıyoruz. El-Ezher'den gelen diplomayı da kabul etsinler, Azerbaycan'dan gelen diplomayı da kabul etsinler. Sonra bunlar bu topluma hayat boyu hizmet verecekler” diyerek, ülkedeki yasaklar nedeniyle dışarıda öğrenim görenlere “denklik” verilmesine karşı çıktı.

2004 yılına gelindiğinde ise;

“Öğrenci fonlarını özel bankalara yatırıp, faizini vakıflara aktarmak. Sosyal tesislerden elde edilen gelirleri bütçeye aktarmamak. Vergi kaçakçılığı yapmak. İnşaat yolsuzlukları, vakıfta görev alanların döner sermaye işletmelerinden yasadışı şekilde gelir elde etmesi” gibi suçlar nedeniyle, YÖK Genel Kurulu’nca rektörlük görevinden alındı.

Buna rağmen, “Laikliğe bağlılığımdan dolayı görevden alındım” diyerek olayı saptırmaya çalıştı.

Rektörlüğü sırasında İstanbul Üniversitesi’nde “terör estiren”…

Kovulduktan sonra da “Terörist Rektör” adında bir kitap kaleme alarak yaptığı rezaletleri savunan Kemal Alemdaroğlu’nun ismi şu sıralar…

İBB Başkanı ve Trabzonlu hemşerisi Ekrem İmamoğlu’nun “sahte diploması” ile gündemde…

Meğer “Üniversite'nin bahçesine baktığımızda hep sakallı - başörtülü görüyorduk. Manzaramızı bozuyorlardı” diyerek Müslüman öğrencileri okuldan atmakla övünen Alemdaroğlu’nun…

Üniversite sınavını bile kazanamayan hemşerisi Ekrem İmamoğlu’nun, “çağdaş akademik düzeyde eğitim vermiyor” gerekçesiyle denklik kararı iptal edilen Kıbrıs'taki Amerikan Üniversitesi'nden, sınavla öğrenci kabul eden İstanbul Üniversitesine yasadışı yatay geçiş yapmasını sağladığı öne sürülüyor.

Yolsuzluk nedeniyle “rektörlük” görevinden alınan ve yaptığı “intihal” yani “akademik hırsızlık” yüzünden tüm akademi dünyasının yakından tanıdığı Kemal Alemdaroğlu’nun böyle bir usulsüzlüğe imza atma ihtimali oldukça yüksek…

Dolayısıyla Alemdaroğlu’nun dahil olduğu ve ÖSYM kayıtlarında bile yer almayan bu yasadışı yatay geçişle ilgili resmi kurumlar artık daha fazla sessiz kalmamalı..

YÖK derhal bir inceleme başlatıp, bu “sahte diploma” skandalını aydınlatmalı…

Aksi halde, Kemal Alemdaroğlu’nun da dediği gibi, maazallah 2028 seçimlerini kazanması durumunda Ekrem İmamoğlu bu “sahte diploma” ile ülkeyi yönetmeye talip olacak…

Bunun, "sahte doktor" diplomasıyla ameliyata giren ve skandalın ortaya çıkmasının ardından tutuklanan “Ayşe Özkiraz rezaleti”nden hiçbir farkı olmaz!

*

Bu arada…

70'den aşağı olmaması gerekirken, 59’luk “diploma notu” ile yatay geçiş şartlarını sağlamadan İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne kapağı atan Ekrem İmamoğlu’na yönelik “sahte diploma” iddiası ilk kez 2019 yılında gündeme geldiğinde…

Ekrem İmamoğlu,

“Bu sabah diplomamı haber yapmışlar… Ama altını çizelim… ‘Olan’ diplomamla ha!.. Olan diplomamla ilgili” diyerek, ima dolu ifadelerle dalgasını geçmişti…

Onu izleyen şakşakçıları da kahkahalar eşliğinde bu sözleri alkışlamışlardı.

Nedense, şu sıralar iddialar ve itiraflar sağanak gibi yağmaya ve iş ciddiye binmeye başladığından beri…

İmamoğlu, “olan diploması” ile ilgili tek kelime kullanmıyor…

Yoksa bu “sükut” ikrar anlamına mı geliyor?