CHP’li Ekrem İmamoğlu, “Bu şehrin nimetlerini, ekonomisini herkesle, 16 milyon insanla paylaşacağız” yalanıyla, seçimleri kazandı.

Göreve gelir gelmez, adrese teslim ihalelerle, yandaşlara peşkeş çekilen konserlerle, belediye bütçesinden beslenen trollerle ve fondaşların ağırlandığı ballı gezilerle İstanbul’da resmen talan düzeni başladı.

İBB’ye ait mülkler ile tarihi yapılar, CHP’li yöneticilerinin ve yakın akrabalarının kullanımına açıldı.

“Hisar Üstü Konağı”nın restorasyonu için belediye kasasından 20 milyon TL harcayan İmamoğlu, tarihi köşkü ailesine lojman yaptı.

İstanbul halkına hizmet etmesi gereken “Çevre-1” isimli gemiyi de işe gidip gelirken trafiğe takılmamak için makam aracı olarak kullandı.

Lüksten ve şatafattan başı dönen İmamoğlu, “Ben size bir şey söyleyeyim mi? İstanbul nimet nimet” itirafında bulundu.

Normalde İstanbul halkına harcanması gereken bütçe, yandaşları fonlama ve doyurma işine harcanınca…

Belediye kasasından karşılanması gereken sosyal sorumluluk projeleri de haliyle hayırseverlerin sırtına yüklendi. 

“Ramazan Kolisi”, “Kurban Bağışı”, “Öğrenci Bursu”, “Aile Destek Paketi”, “Anne-Bebek Destek Paketi”, “Eğitim Destek Paketi” ve “Ulaşım Destek Paketi” denilerek, sözde “dayanışma” adı altında, vatandaşlardan, belediyenin yürüttüğü yardım kampanyalarına destek olmaları istendi. 

En trajikomik olanı ise “Askıda fatura” kampanyasıydı. 

İGDAŞ ve İSKİ gibi iştirak şirketleri, yandaş kanallarla rekor maliyetle sponsorluk anlaşmaları imzalarken…

İBB yönetimi, “Askıda fatura” uygulaması adı altında fahiş zamlarla şişirdiği su ve doğalgaz faturalarını, hayırsever vatandaşların duygularını sömürerek, sadaka ve zekât paralarıyla tahsil etmeye başladı. 

Yıllarca sözde “yoksulluğu yenme reçetesi” açıklayan…

“İnsanın insana kulluğunu yok edeceğiz. Makarnacı değil, sosyal devlet olacağız” naraları atan… 

“Makarnacı olmasınlar. Aç kalsınlar ama oy için makarna, pirinç dağıtan AKP’ye oy vermesinler. Gururlu olsunlar” diyerek, muhafazakâr seçmeni aşağılayan CHP’liler…

Kadim bir Anadolu yardımlaşma geleneği olan “Askıda ekmek” uygulamasından esinlenerek devreye sokulan  “Askıda fatura” kampanyasını büyük bir iş başarılmış gibi köpürtmeye başladılar.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake  bile Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildikten sonra diplomatik teamüller gereği önce ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanını, ardından Türkiye’nin başkentini yöneten Mansur Yavaş’ı ziyaret etmesi gerekirken…

Güya “asrın buluşu” şeklinde lanse edilen “Askıda fatura” projesi hakkında bilgi almak için henüz çiçeği burnundayken, ayağının tozuyla koşa koşa İstanbul’a gelerek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etti. 

Aynı süreçte, İBB’nin “Askıda Fatura” kampanyası, dünyanın dört bir yanından 650 şehrin başvurduğu “2021 Bloomberg Küresel Belediye Başkanları Yarışması”nı kazanarak tam 1 milyon dolarlık ödüle layık görüldü.

“Ödülü kazandıkları için çok mutlu ve gururlu olduklarını” söyleyen İmamoğlu, “Bu ödül sayesinde Askıda Fatura tüm dünya kentlerine yayılacak. Yani İstanbul’un dayanışması tüm dünyaya örnek olacak. Birlikte başardık, birlikte daha nice başarılara imza atacağız” dedi.

Aradan geçen 3 yılın ardından İmamoğlu dün yine Bloomberg’in misafiriydi ve tahmin ettiğiniz gibi konu yine “Askıda fatura” kampanyasıydı. 

Meksika’nın başkenti Mexico City’de dünyanın farklı bölgelerinden gelen 500’den fazla belediye başkanının katılımıyla 11’incisi gerçekleştirilen “Bloomberg CityLab 2024 Zirvesi’ne” katılan Ekrem İmamoğlu...

Yaklaşık 6 yıllık başkanlığı sırasında anlatacak somut bir hizmet üretemediği için yine sözü “kent yoksulluğuyla mücadele” için çözüm olarak sunduğu “Askıda Fatura” kampanyasına getirmiş ve kendi başlattığı “İstanbul Modeli”ni anlatmış.

Konuşmasında,  “Değişen ihtiyaçlara uyum sağlayan esnek bir model ile kent yoksulluğunu ele aldıklarını” belirten Ekrem Bey, “Bu modelle neyi amaçlıyorsunuz?” sorusuna ise;

“Askıda Fatura platformumuz, vatandaşların vatandaşlara yardım ettiği, dayanışma belediyeciliğimizin özünü temsil ediyor.” cevabını vermiş…

İyi de…

Madem “vatandaş vatandaşa yardım edecekti…”

O halde niçin “Bu şehrin nimetlerini 16 milyon insanla paylaşacağız” diye söz verdiniz?

Bu arada!

Ekrem İmamoğlu’nun “kent yoksulluğuna çözüm” olarak pazarladığı 1 milyon dolar ödüllü “Askıda Fatura” kampanyasında 4 yılda toplanan para ise 160 milyon 38 bin 174 TL…
Yani 4,5 milyon dolar civarında.

Oysa Türkiye Diyanet Vakfı, sadece 2023 yılında “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” temasıyla yürüttüğü zekât kampanyası kapsamında tam 826 milyon liralık, yani 24,5 milyon dolarlık yardımı, 5 milyondan fazla kişiye sessiz sedasız ulaştırmış…

Özetle…

Ulaşımdan alt yapıya, çevreden temizliğe kadar her alanda İstanbul’u felakete sürükleyen İmamoğlu, dünyada yoksulluğu bitireceğine inandığı “Askıda fatura”  kampanyasını da eline yüzüne bulaştırdı. 

Böylece, Türk milletinin ayağa kalkmasındaki en büyük engel olan “beleşçilik” anlayışını yeniden aşılayarak, kaç yapayım derken bir de göz çıkardı. 

Bu arada!..

Kim bilir, birileri belki özellikle son dönemde kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen Türk milletini yeniden beleşçiliğe alıştırmak istiyordur!

Ya da “sahte diploma” ile köşeye sıkışan İmamoğlu’nun “askıda adaylığı” için bu tür reklam kokan hareketleri Türk halkının gözüne sokmaya çalışıyorlar.

Yoksa ne diye bu kampanyayı ısıtıp ısıtıp önümüze koysunlar!

Zekeriya Say / Haber7