Saf çocuklar yine sahnede!
- GİRİŞ05.12.2024 09:16
- GÜNCELLEME05.12.2024 09:16
Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk Milli Eğitim Bakanı olan ve Lozan konferansına katılan delegasyonda yer alan Dr. Rıza Nur, hatıratında ilginç bir hadiseden bahseder.
Başta Rumeli olmak üzere Osmanlı’nın paylaşılmasının konuşulduğu günlerde, “meşrutiyet ilan edilirse, yabancılar topraklarımızı paylaşmaktan vazgeçerler” sanan Rıza Nur ve İttihatçılar…
Cennetmekân Sultan II. Abdülhamid’i sıkıştırmak için Haydarpaşa’da bulunan Tıp mektebindeki öğrencileri organize ederek bir eylem tertip ederler.
Üsküdar’da el koydukları vapur ile Sirkeci’ye, ardından da yürüyerek Beyoğlu’nda bulunan İngiliz sefaretine ellerinde pankartlarla giderek;
Sultan Abdülhamid’e karşı İngiltere’den yardım isterler.
Eylemi organize eden Rıza Nur’un okuduğu ve kendi ifadesiyle;
“Türk’ün dostluğu ve duası” dediği, “İngiltere’den medet dilenme” metininde aynen şu ifadeler geçer;
“Dünyanın denizlerini İngiliz donanması doldursun sonra da İngiltere, Türk’ün hürriyetine yardım etsin.”
Sonra ne mi olur?
Yıllar sonra; İngilizlerin bırakın yardım etmeyi, üstüne bir de İstanbul’u işgal ettiği o meş’um günlerden bahseden Rıza Nur,
“30 yaşında ve profesördüm ama ne saf çocukmuşum” itirafında bulunur…
Evet!..
“Gösteri kanununa muhalefet” etmeyecek şekilde eylem yapmak, temel bir haktır.
Fakat “hak” diye yapılan her eylemi kutsamak ise aptallıktır…
Zira bir asır önce emperyalistlerden yardım dilenen İttihatçıların ahmaklıkları yüzünden Tuna’dan Nil’e uzanan topraklarımızdan olduk ve Anadolu’ya hapsedildik.
Ayrıca, “yasal hak” diye tavayla, tencereyle veya cezveyle yapılan “protesto” eylemleri yüzünden milletçe birçok bedel ödedik.
27 Mayıs askeri darbesinin gerçekleşmesini en çok isteyen çevreler de öğrencileri sokağa dökmüştü.
Adnan Menderes’in baskı yaptığını ileri sürerek kendisine cephe alan darbe heveslisi üniversite çevrelerinin organize ettiği büyük protestolara binlerce öğrenci katılırken…
Menderes’in öğrencileri kıyma makinesinde öğüttüğü yalanıyla “darbe”ye giden yolların taşları döşendi.
Dışarıdan gelen tahriklere açık olan, en makul ve mutedil insanların bile akli kabiliyetlerini kaybettiği bu tür kolektif hareketlere 1990’lı yıllarda, “Susurluk Kazası” ile başlayan süreçte de..
Yine..
Yakında dönemde sözde ağaç hassasiyetiyle başlayarak, yurdun her yanını saran bir şiddet eylemine dönüşen “Gezi olayları”nda şahit olduk.
Ekseriyeti eğitimli olan o gençlerin gittiğini, yerlerine her şeyi pervasızca yakıp yıkan vandalların geldiğini hep birlikte gördük…
Evet!
Güya demokratik bir hak olarak başlayan protestolar yüzünden her dönem milletçe bedel ödedik.
Dolayısıyla…
Benim bu tür dışarıdan tahrikli, doğrudan ülkemizi hedef alan eylemlere karşı oldum olası bir mesafem vardır.
O yüzden eylemi gerçekleştirenlerden ziyade önce eylemin gerekçesine ve kime hizmet ettiğine bakarım.
TRT World Forum’da konuşma yaptığı sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, “Türkiye’yi İsrail’e ticareti devam ettirmekle” suçlayan gençlerin protesto eylemine de aynı saiklerle yaklaştım.
Dokuz eylemcinin 7’sinin kadın olması, hatta başlarının örtülü olmasından ziyade…
Bu korsan eylemin kime yaradığına ve eylemcileri kimin sahiplendiğine baktım…
14-28 Mayıs seçimlerinde, “dostlarımız” dedikleri küresel emperyalistlerin desteğini alarak, Başkan Erdoğan’ı devirmek için bir araya gelen zillet bileşenlerinin, burada da kümeleştiğini gördüm…
Hutbe’de, LGBTİ sapkınlığının Allah tarafından lanetlendiğini açıkladığı için Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı hedef alan ve onu sindirmek için suç duyurusunda bulunan barolar dahil, 77 baronun bu eylemcileri sahiplendiğini gördüm.
Düne kadar başörtülülere “öcü” diyen, onları “kafaları şekerleme paketi gibi” diyerek aşağılayan Siyonist aşığı seküler yobazların, bu kez başörtülü eylemcileri “derhal bırakın” çağrısı yaptıklarına şahit oldum.
İyi de güzel kardeşlerim…
Siz, tutulduğunuz Silivri Cezaevi’nden, “Filistin davasından burada bulunduğum için gurur duyuyorum. Dışarıdaki Filistin destekçilerine güveniyorum” mesajları gönderirken…
Sizin güya “Gazze” için yaptığınız protesto eylemine, niçin Hamas’a “terörist” diyen İsrail aşığı seküler yobazlar sahip çıkıyor, hiç düşündünüz mü?
Tamam…
Hepiniz okumuş, çağın gerçeklerini gören, kendince haklı sebepleri bulunan fikri hür vicdanı hür bireyler olabilirsiniz…
Ama kime hizmet ettiğiniz konusunda yeterince kanaat sahibi olduğunuzdan emin misiniz?
Yarın siz de…
Emperyalistlere direnen Sultan Abdülhamid’in kulağını çekmek için İngilizlerden yardım dilenirken kendilerini işgalcilerin yanında bulan İttihatçı artıkları gibi…
Ya Erdoğan’ı protesto edeceğiz diye aslında Siyonizm’e hizmet ediyorsanız..
Yoksa siz de, bugün kol kola gezdiğiniz İttihatçı uzantıları gibi;
“30 yaşındaydık ama ne saf çocuklarmışız” bahanesine mi sığınacaksınız?
Yeni Akit
Yorumlar9