“Türkiye gelecek herkesi kurtaracak”

  • GİRİŞ20.12.2024 09:18
  • GÜNCELLEME20.12.2024 09:39

Birileri ısrarla, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sloganları atsa da…

Türkler, İslâm dünyasında her zaman “kahraman” bir millet olarak kabul edildi.

Örneğin Faslılar, Portekiz ve İspanyol işgaline karşı kendilerine destek veren Osmanlı’dan dolayı Türkleri hala çok seviyorlar.

İngiliz emperyalizmine karşı Osmanlı’dan medet isteyen Diyobendilerin ve Hint Müslümanlarının da Türklere karşı özel bir sempatisi vardır.

Kurtuluş Savaşı sırasında Hindistan, Pakistan ve Afganistan halkının gönderdiği yardım paralarının altında bu sevgi ve minnet duygusu yatmaktadır.

Osmanlı’nın yıkılışının ardından sahipsiz kalan ümmet coğrafyası ise uzun bir müddet kurtarıcı bekledi.

Özellikle vesayet odaklarının baskısı altında inim inim inleyen Türkiye’deki mütedeyyin kesimin,

“Kuvvetli bir adam gelse de ülkeyi kurtarsa” şeklindeki özlemi, sır değildi.

Ümmet, kendisini zorbaların elinden kurtaracak bir babayiğit beklerken, 2003 yılında ilginç bir gelişme yaşandı.

Brüksel ziyareti sonrası Türkiye'ye dönmek üzere olduğu sırada Boşnakların efsane lideri Aliya İzzetbegoviç'in rahatsızlandığını öğrenen Başkan Erdoğan, rotayı değiştirerek apar topar Bosna Hersek'e gitti.

“Bilge Kral” Aliya da ölmeden önce ağırladığı son lider olan Tayyip Erdoğan’a;

“Biz Osmanlıyız ve bu topraklar Osmanlı'dan bize kalma. Ben gidiyorum ama Türkiye buraya sahip çıkmalıdır, burayı ihmal etmemelidir. Ve bütün bu Bosnalı size emanettir” diyerek, ülkesini ve halkını Türklere emanet etti.

Kısa bir süre sonra ise…

Makedonya'nın dağ köylerinden birine çok zor şartlarda ulaşan TİKA ekibinin yanına yaklaşarak, elindeki bastonla TİKA görevlisini dürten ve “Niye bu kadar geç kaldınız? 100 yıldır sizi bekliyoruz” diyen yaşlı amcanın sitemi de Türkiye’nin coğrafyamızda “beklenen ülke” olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Böylece!

Osmanlı’nın yıkılışı ile kaybettiğimiz “koruyucu ülke” misyonu, yeniden bize verilmiş oldu.

Başbakan Erdoğan da artık sadece kendi ülkesindeki Müslümanların değil, Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar bütün Müslümanların “doğal lideri” oldu.

Emperyalistlerin Osmanlı’yı parçalayarak sahipsiz bıraktığı ve terör, savaş, istikrarsızlık sarmalıyla sömürülen mazlum ülkeler de yeniden umudunu Türkiye’ye bağladı.

Siyonist işgalin sürdüğü Filistin’de, Baas rejimine karşı isyanın başladığı Suriye’de, Ömer Muhtar’ın ülkesi Libya’da, kardeş Azerbaycan’da ve daha pek çok ülkede Türk bayrakları dalgalanmaya başladı.

Bölgede akan kanı durdurması için Başkan Erdoğan’a “imdat” mektupları yazıldı.

İşte bu feryatlara daha fazla kayıtsız kalamayan Başkan Erdoğan, 10 Kasım 2016’da, Beştepe'de düzenlenen Atatürk'ü anma programında;

“Hani diyorum ya, ‘Dünya beşten büyük’. Türkiye de Türkiye'den büyüktür, bunu böyle bilin. Biz 780 bin kilometrekareye hapsolamayız. Coğrafi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Musul, Kerkük, Haseke, Halep, Humus, Üsküp, Kırım, Kafkasya'daki kardeşlerimiz fiziki sınırlarımız dışında olabilir; ama hepsi gönül sınırlarımızın içindedir, kalbimizin tam ortasındadır” diyerek, devlet ve millet tarihimizi 90 yıla hapsetmeye çalışanlara izin vermeyeceklerini ilan etti.

Evet!

Atatürkçülükten geçinen bazı isimler, “Yahudilerin sığındığı Türkiye nasıl oldu da böylesine Yahudi düşmanı haline getirildi? Nasıl oldu da Türk vatandaşlarının çoğu antisemitist hale getirildi? 1949 yılında İsrail kurulduğunda onu resmi olarak tanıyan ilk Müslüman ülke olan Türkiye nasıl oldu da İsrail'i resmen soykırımla suçlar hale geldi?” şeklindeki sözlerle, değişimi anlamaya çalışırken…

Türkiye!

Dini ve tarihi bağları olan milletlerin gönlünü fethediyor, yeniden onların güvenini kazanıyordu.

İşte bu güven, yakın zamanda gerçekleşen hadiselerle bir kez daha tescillendi.

Türkiye’nin desteğiyle vatanlarını Baas rejiminden kurtaran Suriye halkı, ellerinde Türk bayrakları ile kendilerini koruyan milletimize ve onlardan vazgeçmeyen Erdoğan’a kalpten teşekkür ederken…

Ülkemize resmi ziyarette bulunan Lübnan Başbakanı Necib Mikati ise,

“Lübnan'ın içinden geçtiği tarih boyunca her çetrefilli ve zorlu dönemde Türkiye destek ülkesi olmuştur. Önce Allah'a, daha sonra Türkiye'ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik”  şeklinde tarihi bir itirafta bulundu.

Mikati’nin sözleri gündemdeki yerini korurken dün de Mısır’da anlamlı bir kare geldi.

Kahire’de gerçekleşen D8 zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salona girişi sırasında üye ülke liderlerinin ayağa kalkması…

Başkan Erdoğan tek tek tokalaşırken liderlerin ayakta durmayı sürdürmeleri, bir yandan Türkiye’ye gösterilen saygıyı ifade ederken…

Diğer yandan,

Orta Avrupa'dan Afrika'nın derinliklerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada güven ve huzuru tesis etmiş bir devlet geleneğinin, yeniden tarih sahnesine çıktığını…

Ve!

Tarihinde sömürgecilik lekesi olmayan, kimsenin toprağına göz dikmeyen ve daima mazlumların hamisi olan Türkiye’nin, gerçekte Türkiye'den çok daha büyük olduğunu tüm dünyaya ilan ediyordu.

Zekeriya Say / Haber7

Yorumlar25

  • Kadir 3 saat önce Şikayet Et
    Tsk ederim sağol yüreğine sağlık
    Cevapla
  • F.D 4 saat önce Şikayet Et
    Cok güldüm. Egede kaybedilen adalarida yaz. Trampin yazdigi mektuptan bahset. 20 tane U donusundende bahset.
    Cevapla
  • Ibo 28 7 saat önce Şikayet Et
    Allahım a şükürler olsun inşallah daha iyi günler Müslüman Türk milletini bekliyor yeterki içimizde birlik olalım iç hainlere siyonis zihniyete izin vermeyelim uyan Müslüman Türk milleti uyan yeter
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Osman 10 saat önce Şikayet Et
    İlkinden daha büyük bir Osmanlı geliyor, Yahudi’yi vurduğumuzda dönüşüm tamamlanacak inşallah
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Allah o zamcıların 14 saat önce Şikayet Et
    evet dünya beşten büyüktAür.türkiye de türkiyeden büyüktür.ama zamcılardan küçüktür.bütün zamcılardan
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat