CHP’nin ‘Milli Şef”i İsmet İnönü ile “Karaoğlan” Bülent Ecevit arasında adeta “baba-oğul” ilişkisi vardı.

Ecevit, İnönü karşısında saygıda kusur etmezdi.

12 Mart Muhtırası sonrası yaşanan anlaşmazlık nedeniyle ikilinin arası açıldı. Ecevit, CHP Genel Sekreterliği’nden ayrıldı.

Ecevit’in parti yönetimindeki ağırlığını bertaraf etmek isteyen İnönü, 5 Mayıs 1972’de kongre kararı aldı.

Güya İnönü’nün rahatsızlığı yüzünden bir gün gecikmeyle gerçekleşen kongrede, Ecevitçilerden oluşan Parti Meclisi’nin güvenoyunu aldı. 

“Manevi evladı” karşısında hezimete uğrayan İnönü, adeta “sırtından hançerlenmiş” bir vaziyette genel başkanlıktan istifa etti.

*

Hiç çocuğu olmayan Bülent Ecevit de bir dönem “Samba, Rock and Roll ve Twist”teki başarısı yüzünden “Dans Kralı” olarak anılan Hüsamettin Özkan’ı “manevi oğlu” olarak yanına aldı.

Özkan, Ecevit’in yapması gereken pek çok işi ve formaliteyi üstlenerek manevi babasını büyük bir yükten kurtarıyordu.

Her fırsatta, “Ben politikaya değil, Sayın Ecevit’e hizmet için bugüne kadar onun yanında bulundum. O’nunla geldim. O’nunla giderim” şeklindeki beylik sözlerle, Genel Başkanına olan bağlılığını ifade ediyordu.

Hatta Ecevit’e Anayasa kitapçığı fırlatan tekaüt cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le bile, “Babama hakaret edilmiş sandım” diyerek tartıştı.

Derken…

“Ecevit artık ülkeyi yönetemez halde” söylemiyle başlayan “yeniden dizayn” operasyonunda başrolü Özkan üstlendi.

Askerin “çekilsin” talebini Ecevit’e bizzat kendisi iletti.

8 Temmuz 2002 günü, saat 16:00’da Başbakanlık Resmi Konutu’nda süren 50 dakikalık görüşmede, “Bugüne kadar hep sizin yanınızdaydım” şeklindeki duygusal cümlelerle başladığı konuşmasını, “Bugüne kadar siyasetçi değildim. Bir nefer olarak çalıştım. Bu kapıdan çıktığım andan itibaren artık siyasetçiyim” diye bitirdi.

Ardından yanına aldığı 3 bakan ve 20 milletvekili ile DSP’den istifa ederek Ecevit’in partisini parçaladı.

Ertesi gün de bir zarf içerisinde, Ecevit’in kendisine emanet ettiği Ziraat Bankası hesap cüzdanını, Or-An semtindeki iki evin tapuları ile vergi beyannameleri ve banka hesabında kalan parayı iade etti. 

Bu kavga, sırtından hançerlenen “Ecevit” için sonun başlangıcı oldu.

*

Deniz Baykal da malum kaset sonrası istifa ettiğinde…

Halefi Kemal Kılıçdaroğlu, önce “CHP Genel Başkanlığına aday olmadığını” söylemiş, bir hafta sonra “talibim” diyerek ağız değiştirmişti. 

Dönemin CHP milletvekillerinden Yılmaz Ateş de “Bu bir iç darbedir. Sırtımızdan hançerlendik” sözleriyle, Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesine sert tepki göstermişti.

Baykal’ı “arkadan hançerlediği” gerekçesiyle de Kılıçdaroğlu’na “Brütüs” benzetmesi yapılmıştı…

Kemal Bey ise gelen eleştirileri, “Siyaset eğer demokratik düzende yapılacaksa, ‘arkadan hançerleme’, ‘Brütüs’ benzetmelerinin doğru olduğuna inanmıyorum” sözleriyle geçiştirmeye çalışmıştı.

Baykal’ı “sırtından hançerleyerek” CHP’nin başına geçtiği öne sürülen Kemal Bey, 13 yıl sonra 4-5 Kasım 2023 tarihleri arasında yapılan kurultayda,  “sırtındaki hançerlerle” koltuğuna veda etti.

Kemal Bey, “oğlum” dediği İmamoğlu’nun İBB imkânlarını seferber ederek başlattığı “değişim” rüzgârı ile delege pazarlıkları ve pahada ağır olduğu öne sürülen bazı hediyeler karşısında direnemeyerek koltuğuna veda etti. 

Kemal Bey’nin oy kullanımından önce yaptığı konuşmadaki, “Fazla ayrıntılara girmek istemiyorum. Ancak sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Usta Nazım’ın dediği gibi ateşi ve ihaneti gördük… Yükümüz ağırdı. Üstelik hançerlerle beraber yükümüz ağırdı. Ama beni asıl üzen sırtımdaki yük değildi arkadaşlar. Sırtımdaki hançerlerdi” sözleri oldukça ibretlikti.

Kaderin cilvesine bakın ki…

Kemal Bey’in henüz hançer yaraları bile iyileşmemişken, hiziplerin partisi CHP’de benzer kokular yükselmeye başladı. 

CHP’nin “Gölge Genel Başkanı” olarak kabul edilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu dün katıldığı bir göstermelik törende, partide “Ben bir adım geri durayım, üç adım geriden izleyeyim. Ekrem tökezlesin de belki onun yerine ben geçerim” diyen birilerinin olduğunu söyledi. 

Ekrem İmamoğlu, yaklaşmakta olanın yaklaştığını henüz fark edemediği için;

Şımarık bir edayla,

“‘Pışık’ derim ona ben. Öyle bir şey yok. Öyle yağma yok. Ne partili Ekrem’i yedirir, ne millet Ekrem’i yedirir. O kadar net” diye efelenmiş ama…

Sonradan dâhil olduğu “Brütüs”lerin partisi CHP’nin karanlık geçmişine bir göz gezdirirse…

Eninde sonunda her CHP’linin sırtının o “hançeri” mutlaka tattığını görecektir!

Yeni Akit