Uyuşturucudan yırttılar Gezi’den yırtmasınlar!
- GİRİŞ27.01.2025 08:26
- GÜNCELLEME27.01.2025 09:25
Üç-beş ağacın yerinin değişecek olmasını bahane ederek sokağa inen ve yabancı gizli servislerin devreye girmesiyle “hükümeti devirmeye” yönelik bir “sivil darbe girişimi” halini alan Gezi Parkı Olayları…
“Gerçek nedir” sorusuna cevap aramayan ve duyduklarını olduğu gibi kabul etmek isteyen manipülasyona açık kitlelerin galeyana getirilmesiyle başladı.
Kitleleri kışkırtanlar arasında başı çekenler ise binlerce ağaç katledilerek inşa edilmiş ultra lüks villalarda oturan bazı “sanatçı müsveddeleri” oldu.
Düşünceleri “alabora” olmuş bu sanat-sepet tayfası, “Bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın devri bitti”, “Buradayız gitmiyoruz” şeklinde provokatif açıklamalarla ve bizatihi Taksim’e gelerek yaptıkları yürüyüşlerle ihanetin en ön safında yer aldı.
Kimileri de sırtında çuvallarla ortalığı yakıp-yıkan eylemcilere erzak taşıdı.
Türkiye’yi ateşe vermekten çekinmeyen ve 10 kişinin ölümüne sebep olan çapulcuları gazlayan ve onlara cesaret veren bu sanatçılara yönelik özellikle muhalif kesimden övgüler yağdı.
Haklarında “Gezi’ye sanatçı desteği” ve “Nihayet sanatçı olduklarını hatırladılar” şeklindeki manşetler atıldı.
Buradan aldıkları cesaretle heyetler oluşturarak devletin yönetim kademesi ile görüşmeler yapan, “talep” adı altında kendilerince bazı şartları dayatanlar bile oldu.
Derken!
Gezi olaylarının bitmesine günler kala İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü tarafından çok kapsamlı bir “uyuşturucu operasyonu” operasyonu düzenlendi.
Gezi Parkı eylemlerinden 6 ay önce bir “torbacının” dinlemeye takılmasıyla başlayan bu operasyon, “sanatçılardan intikam almaya yönelik” bir hamle olarak çarpıtıldı.
Ünlü isimlerin gerek gözaltına alınırken gerekse emniyete ifadeye getirilirken basın mensupları tarafından görüntülenmesine bozulanlar olurken, kimileri de operasyonun zamanlaması üzerinden manipülasyona soyundu.
“Düzgün bir ülkede sanatçıların ‘uyuşturucu kullanıyorlar’ diye böyle teşhir edilmesi birkaç bakanın istifa etmesine yetecek kadar skandaldır” diyenler olurken…
“Narkotik ekipleri tarafından gözaltına alınan 26 ünlü ismin tek bir ortak noktası var; Gezi parkı” diyerek, yürütülen adli bir soruşturmayı doğrudan Gezi Olayları ile ilişkilendirenler de çıktı.
Mahut operasyonun “halkı Gezi’ye destek veren ünlülerden soğutmak ve onları uyuşturucu müptelası gibi göstermeye yönelik bir gözaltı girişimi” olduğunu öne sürenler arasında tanıdık simalar da vardı.
Oyuncu ve yönetmen Sermiyan Midyat, “Gezi Parkı diye bir uyuşturucu mu bulundu? Ya da sadece oradaki sanatçıların gözaltına alınması bir tesadüf olsa gerek” sözleriyle bu iddiayı açıkça dillendirdi.
Tabii…
Gezi’de, “Kaos ortamı oluşturup, Başkan Erdoğan’ı ülkeyi yönetemez hale getirmek” isteyen 16 sanık hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla açılan ilk soruşturma;
“Gaz maskesi, baret, deniz gözlüğü, motorcu kaskı, flama, sapan, sirke, solüsyon” ve “sargı bezi” gibi uyduruk delillerin “silah” olarak gösterildiği bir iddianameyle sulandırılmasıyla…
Ve!
746 müşteki arasında yer alan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlerin,
“Savcı tek taraflı değerlendirme yapmış, benim şikâyetim yok. Davacı değilim, müdahil değilim. Mağdur da değilim” şeklinde açıklamalarla, bırakın davanın tarafı olmayı, az daha kendilerinin de Gezi olduğunu iddia edecek beyanları yüzünden “2 bin 970 yıla kadar müebbet hapis” cezasıyla yargılanan tüm sanıklar beraat ederken…
Madde bağımlısı sanatçılara yönelik uyuşturucu operasyonu da o dönem gargaraya getirilerek, gündemden düşürülmüştü.
Ama görüyoruz ki…
Devletimiz, imhâl ediyor ama hiçbir ihaneti ihmâl etmiyor…
Önce, istinaf mahkemesi 5 yıl önce Gezi sanıkları için verilen skandal “beraat” kararını bozdu ve 26 Nisan 2022’de yeniden görülen “ana davada” Gezi olayların finansörü Kızıl Soros Osman Kavala’ya müebbet, Mücella Yapıcı ile 6 kişiye de 18 yıl hapis cezası vererek, maşeri vicdanları mutmain etti.
Şimdi de “uyuşturucu kullanmaktan” aklanan sanat-sepet tayfasına, milli iradenin temsilcilerine yönelik giriştikleri operasyonun hesabı soruluyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 yılın ardından başlattığı soruşturma kapsamında önce, 2013 yılındaki Gezi Parkı protestolarının planlayıcılarından olmakla suçlanan ve Türkiye'de birçok ünlüyü temsil eden ID Danışmanlık menajerlik şirketinin kurucusu menajer Ayşe Barım’ı gözaltına aldı.
Kendi şirketine bağlı sanatçıları Gezi Parkı olaylarına katılmaları için yönlendirdiği iddia edilen ve “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan gözaltına Barım'ın ayrıca olayların planlayıcılarından olduğu ve bu dönemde Gezi Parkı davası sanıklarından Osman Kavala, Çiğdem Mater ve Memet Ali Alabora ile sık sık görştüğü öne sürülüyor.
Bununla yetinmeyen başsavcılık, soruşturma kapsamında oyuncular Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci, Nejat İşler, Rıza Kocaoğlu ve Nehir Erdoğan'ın da "tanık" sıfatıyla ifadesi alınmıştı
Bunların yanı sıra…
Barım'ın ajansıyla anlaşması bulunan ve eylemlere katılan 11 oyuncunun da bilgisine başvurulacağı ifade ediliyor.
Tabii günden güne genişleyen soruşturmanın sonunda ne çıkar bilinmez ama!..
12 yıl önce uyuşturucunun bile hesabını soramayan yargının bugün “sanatçı” kisvesiyle Gezi ihanetinde başı çekenleri ve halkı kışkırtanları tek tek sorguya alması, vesayet odaklarıyla mücadelede geldiğimiz noktayı gözler önüne sermesi bakımından önemli…
Umarım “Gezi” ile uyuşturanlara gereken ders verilir de bir daha böyle bir ihanete tevessül edecek cesareti kendilerinde bulamazlar!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar52