30 yıllık koca bir destan!

  • GİRİŞ28.02.2025 09:03
  • GÜNCELLEME02.03.2025 09:58

Dün, vefatının 14. yılında dualarla andığımız merhum Necmettin Erbakan Hocamız, huzurlu bir toplumun ön şartının “müsbet medya” olduğunu vurgulayarak;

‘‘Medya dördüncü değil, birinci değil, tek kuvvettir” demişti.

Çünkü!

Müsbet medya düşüncesinin fiiliyata geçirilmesi için hem somut adımlar atan, hem de bu yönde atılan adımlara destek veren Erbakan Hoca, sürekli ötekileştirilen ve adeta “öcü” gibi lanse edilen İslâmi kesime yönelik yalan ve iftiraların önüne geçmenin tek yolunun milli bir medyadan geçtiğini biliyordu.

Bu yüzden, “Biz müsbet medyaya destek olmazsak, gözyaşının, zulmün, terörün müsebbibi oluruz” diyerek, dava arkadaşlarına sürekli Hakk’ı tutan, güzeli ve adaleti savunan bir medya kurmak mecburiyetinde olduklarını hatırlatıyordu.

İşte bu şuurla harekete geçen birkaç iyi adam, 1994 yılında, Türkiye’nin ilk “müsbet” TV kanalı Kanal 7’yi kurdu.

Türkiye’nin karanlık bir dönemden geçtiği, faili meçhul cinayetlerin vaka-ı adiyeden sayıldığı ve vesayetin hüküm sürdüğü bir dönemde, inanmış 50 kişiyle yayın hayatına başlayan Kanal 7, özellikle muhafazakâr kesim için adeta “nefes borusu” oldu.

Türk halkı, özellikle 28 Şubat sürecinde, mütedeyyin kesime yönelik estirilen zulüm fırtınasını Kanal 7 ekranlarından takip etti.

Dönemin kartel medyası devlet imkânları ile semirtilirken, siyasal, adli ve ekonomik linçe tabi tutulan ve kirli komplolarla susturulmaya çalışılan Kanal 7, tüm olumsuzluklara rağmen direnmeyi bildi.

Kökü dışarıda karanlık bir oluşum olan Türkiye Büyük Mason Locası’nda meydana gelen skandalları ve sapkın ayinleri dünyada ilk kez ifşa ettiği için masonların emrindeki cuntacıların ve siyasi uzantılarının ortak saldırısında maruz kalmasına rağmen pes etmedi.

Yayın belgesi, RTÜK yaptırımları, frekans tahsisi numaralarıyla faaliyet dışı bırakılmaya çalışıldı.

İmam Hatip okullarına ve Kur’an Kurslarına yaşattıkları akıbetin bir benzerini Kanal 7’ye yaşatmak için yüklenen vesayet odakları,

“Savcılar!... Ne duruyorsunuz, haklarında soruşturma açsanıza!” diyerek, dönemin brifingli yargısına “susturun şunları” talimatı verdi.

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Yeşilçam artisti Fatma Girik’in sunduğu “Söz Fato’da” adlı programda servis edilen Necmettin Erbakan’ın “dürüst yayıncılık yapan Kanal 7’nin desteklenmesi’’ gerektiğine yönelik sözlerini delil diye kullanarak, Refah Partisi’ne kapatma davası açtı.

Dönemin CHP lideri Baykal, Kanal 7 hakkında ortaya atılan asılsız iddiaları “çamur at izi kalsın” mantığıyla partisinin Meclis Grup Toplantısında CHP’lilere izletti.

Buradan cesaret alan dönemin CHP’li Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay, sözde “laiklik” bahanesiyle Kanal 7’nin, belediyeye ait vericiler üzerinden Çanakkale ve çevresine yaptığı yayını kesti.

Bununla yetinmeyen Sansürcü Başkan, tüm Türkiye’de beğeni ile izlenen Kanal 7 yerine ailecek Almanların pornocu kanalı RTL’yi keyifle izlemeyi tercih ettiklerini açıklamakta beis görmedi.

O dönem yürürlükte olan RTÜK yasasını sırf Kanal 7’yi baskı altına almak için yeniden hazırlayan dönemin muktedirleri;

TBMM tutanakları ve diğer tarihi vesikalarla Birinci Meclis’i tanıttığı için Kanal 7’ye bir gün kapatma cezası verdi.  

Kültür Bakanlığı’nca onaylanan, Antalya Film Festivali’nde ödül alan, sinemalarda ve televizyonlarda defalarca gösterilen “Kelebekler Sonsuza Uçar” filmini yayınladığı için Kanal 7’nin ekranı, hem de lanetli darbenin yıldönümü olan 28 Şubat 2000 tarihinde, bir kez daha karartıldı.

Dahası…

17 Ağustos 1999 depreminin 1. yıldönümünde özel televizyonların deprem bölgesinde sazlı, sözlü anma programlarına izin verilirken, Kanal 7 televizyonunun Adapazarı’nda yapmak istediği “mevlitli anma programı”na dönemin Sakarya Valiliği’nden izin çıkmadı.

Herkes tarafından takdir edilen Kanal 7’nin imajını bir türlü zedelemeyen malum odaklar, bu defa kirli iftiralarla yöneticilerini hedef aldı.

Sudan sebeplerle gözaltına alınan Kanal 7 yöneticileri, adliyelerde 50 saati aşan sürelerde kesintisiz ifade vererek yıldırılmaya çalışıldı. 

Bunca yıpratma girişine rağmen sükûnetini koruyan Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, bu duruma yönelik bir soruya tek kelimeyle:

“Sakinim, çünkü vicdanen rahatım!” cevabını verdi.

Zekeriya Bey haksız da değildi hani…

Daima Hakk’ın ve hakikatin sesi olmak için gayret eden…

Memleket ve millet dostu bir televizyon olarak hayata geçen ve adeta “demokrasi platformu” gibi hizmet veren…

Yalansız haberleri, her düşünceden insanın kendisini özgürce ifade etmesine yönelik imkânları ve zararsız içerikleriyle…

Haberciliği bir silah gibi kullanarak yargısız infaz yapmak yerine, inatla ve ısrarla sürdürdüğü objektif yayınlarıyla, art niyetliler hariç her kesimin takdirini kazanan bir medya grubunun Yönetim Kurulu Başkanı “vicdanen rahat olmayacaktı” da kim olacaktı?

Tabii…

Kanal 7 ailesini özel kılan sadece bu destansı direnişi değildi elbet…

Belki de onu özel kılan şey “gel” denilmesini bekleyenlere “gel” demesiydi.

“Gel diyen olmazsa gelinir mi?”, “İnsan çağrılmadığı yere nasıl gidebilir” diyerek, henüz hayatta iken unutturulmak istenen yüreği dağlar gibi büyük “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş, “Gönül Dağı” adlı programını Kanal 7’de yapmadı mı?

Gençler, İsmet Özel’le, Akif İnan’la, İbrahim Sadri ile Uğur Arslan’la ve daha sayamayacağım yığınla gönül insanıyla bu ekranlarda buluşmadı mı?

Evet!

28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla başlayan ve “post modern darbe” olarak adlandırılan o meş’um süreçte her türlü baskıya maruz bırakılan…

Genelkurmay bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından, sırf muhafazakâr çizgisi yüzünden “tehdit” olarak görülen…

Vesayetin hüküm sürdüğü o süreçte doğrudan kapatılmamış olsa da siyasi, ekonomik ve toplumsal baskılarla ciddi bir sınavdan geçen…

Aile dostu içerikleri sebebiyle toplumun tüm kesimlerince takdir edilen, yerli ve yabancı dizileri geniş bir izleyici kitlesi tarafından merakla takip edilen…

Bünyesinde bulundurduğu Ülke TV, Haber7 ve Radyo7 sayesinde haberciliği ile övgüler toplayan Kanal 7 ailesi, bugün 28 Şubat darbesinin 28. yıldönümünde…

Müsbet medya sayesinde 17 Sivas mazlumunun 32 yıllık esaretin ardından tahliye edildiği…

Türkiye’nin başına bela olan PKK’nın 40 yıl sonra silah bırakmaya hazırlandığı bir dönemde…

Başkan Recep Tayip Erdoğan’ın da teşrif edeceği bir programla, devasa bir Medya Grubu olarak tam 30. yılını kutluyor.

Bu vesileyle…

Kanal 7 Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Ülke TV Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelik, Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan, Yönetim Kurulu Üyesi ve Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Dr. Zahid Akman’ın şahsında tüm Kanal 7 çalışanlarının 30. yılını tebrik ediyorum.

Rabbim hizmet yolunda daha nice şerefli 30 yıllar nasip etsin.

Yorumlar14

  • Mukaddes Atılgan 1 ay önce Şikayet Et
    Nice 30 yıllara Hak geldi batıl zail oldu elhamdülillah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mücahitler 1 ay önce Şikayet Et
    Tebrikler nice 30 yıllara
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • akinci64 1 ay önce Şikayet Et
    Rabbim nice 30 yilara ulasmayi nasip etsi insallah..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • vatan sever 1 ay önce Şikayet Et
    Nice 30. yıllara inşallah biz ailecek çok memnunuz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Bir Garip Abdal 1 ay önce Şikayet Et
    yıllardır Radyo 7 dinlerim. Kanal 7 yi yıllarca izledim ana kanal olarak daha da buyuk projeler yapılabilir. Haber programları filim dizi vs AMA YİNEDE SEVİYORUM..... Kanal 7 nice yıllara
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat