Anadolu'da bir Cumhuriyet...
- GİRİŞ19.01.2025 09:19
- GÜNCELLEME19.01.2025 09:19
İmparatorluğun zeval vaktiydi…
Dünya Savaşının yeni bittiği, cephelerinden barut kokularının dağılmadığı günlerdi.
Mondros Mütarekesi imzalanmış, savaşın mağluplarından olan Osmanlı Devletine ağır şartlar dayatılmıştı.
Bu şartlardan biri de ordunun Güney Kafkasya’yı boşaltıp 1914 öncesi sınırlarına geri çekilmesiydi.
Bu çekiliş, “Elviye-i Selase” olarak tanımlanan Kars, Ardahan ve Batum’un terk edilmesi anlamına geliyordu.
Üstelik Dünya Harbinin sonlarında bağımsızlık verilen Ermenistan, buralarda hak iddia etmekteydi.
Bölgedeki Türk varlığını sona erdirmek isteyen İngilizlerin niyeti de buydu. Bir Ermeni tedhişçiyi Kars Valisi olarak atadığını duyurması sinirleri germiş, Müslüman ahalinin tedirginliği had safhaya çıkmıştı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu…
Gelişmeleri dikkatle takip eden 9. Ordu Kumandanı Yakup Şevket Paşa, Anlaşma hükümlerine göre Azerbaycan ve Kafkasya’nın doğusunu boşaltmış sıra Kars ve Iğdır çevresine gelince yavaştan almaya, tahliyeyi geciktirmeye başlamıştı. Amacı, doğacak otorite boşluğunda Türk ve Müslüman halkın kendini savunacağı ciddi bir direniş örgütünün kurulmasıydı. Bunun için zaman kazanmak istiyordu.
Nitekim öyle oldu.
Ahılfelek çevresinde “Ahıska Şura Hükümeti”, Iğdır’da “Aras Şura Hükümeti” ve Kars’ta “Kars İslam Şurası” kuruldu.
Ardından bu teşkilatları tek çatı altında toplayacak esas adım atıldı.
17 Ocak 1919 tarihinde Kars’ta tarihi bir kongre toplandı…
Kongreye 131 delege katıldı.
İki gün süren kongreden yeni ve bağımsız bir Türk devletinin kurulması kararı çıktı.
Devletin adı, “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümet-i Muvakkate-i Milliyesi” idi. Bugünkü anlamıyla “Güneybatı Kafkas Geçici Milli Hükümeti”…
Kurulan devlete “geçici hükümet” denmesinin sebebi, Osmanlı Devletinin bir an önce geri dönmesi umuduydu…
Hükümet Başkanlığına Kars’ın tanınmış simalarından Cihangirzade İbrahim Beyin getirildiği kongrede yeni devletin anayasası da belirlendi. 18 maddelik anayasaya göre devletin şekli cumhuriyet, sınırları Batum’dan Nahcıvan’a kadar olan bölge, bayrağı beyaz-yeşil ve siyah zemin üzerine dikilen ay yıldızlı Türk bayrağı, dili Türkçe, dini İslam, hukuk düzeni İslam şeriatı, başkenti Kars, para birimi Kuruş’tu.
Devletin teşkilat yapısından azınlık haklarına, seçimlerin şekil ve usullerinden, meclisin oluşumuna kadar tüm hususlar hükme bağlandı. 14. Maddede, “Seçimlerin namzetsiz, demokrat, tarafsız, Türk’ün şan ve şerefine yakışacak şekilde yapılmasına dikkat edilecektir” deniyordu. On bin nüfusa bir mebus düşecek, 18 yaşını tamamlayan her vatandaş seçimlere iştirak edecek, kadınlar doğrudan oy kullanacaktı.
Ayrıca emperyalist devletlerin coğrafya üzerindeki emelleri hesap edilmiş 11. Maddeye şöyle bir hüküm konulmuştu: “Eğer Avrupa hükümetleri Vilayat-ı Sitte’yi (Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Elazığı, Diyarbakır) Türkiye’den alıp başka bir hükümete verme kararını alırlarsa Hükümetimiz Türkiye’den ayrılmamayı kesin olarak kabul etmiştir.”
Sürecin tamamlanmasıyla birlikte 9. Ordu Kumandanı Yakup Şevket Paşa, bölgeyi boşaltmaya başladı. Birliklerindeki askerlerin önemli bir kısmıyla birlikte 90.000 silah ve 1000 Lira para bırakarak Erzurum taraflarına çekildi.
Ardından seçimler yapıldı. Seçilen mebuslar Kars’a geldiler. 1 Mart 1919’da 70 milletvekilinden oluşan Meclis çalışmalarına başladı. Cihangirzade İbrahim Bey Cumhurbaşkanı, Dr. Esat Bey Meclis Reisi seçildi. Kağızmanlı Ali Rıza Bey Dahiliye Nazırı, Divriğili Piroğlu Fahrettin Bey Hariciye Nazırı, Cihangiroğlu Hasan Bey Harbiye Nazırı, Gümrülü Hüdaibeyoğlu Mehmet Bey Maliye Nazırı, Hakim Abbas Ali Bey Adliye Nazırı, Kocaoğlu Mehmet Bey Maarif Nazırı, Mühendis Mahmut Bey Nafia Nazırı, Hasanbeyoğlu Mehmet Bey İaşe Nazırı, Ali Ekber Nazım Bey Ziraat Nazırı oldu.
Hükümetin ilk işi İngiltere’den Amerika Birleşik Devletlerine kadar büyük devletlerle temasa geçerek bağımsızlıklarının tanınmasını istemek oldu.
Bu çağrıya Japonya İmparatoru olumlu cevap vererek tanıdığını resmen ilan etti.
İngilizler kabine listesini istediler. Başlangıçta kabul etseler de Ermeni ve Gürcü hükümetlerinin baskısıyla bundan vazgeçtiler.
Osmanlı kuvvetlerinden kalan askerlerle birlikte sekiz bin kişiye ulaşan ordunun komutanı, 9. Orduda Tümen Komutanlığı yapmış olan Eyüplü Yarbay Deli Halit Paşaydı.
Tarihin bu kritik kavşağında sahneye çıkan bu teşekkül, cesareti ve onurlu duruşuyla çok önemli işler yaptı. Özellikle Ermeni ve Gürcü saldırılarına geçit vermeyerek bölgede büyük katliamlara engel oldu.
İngilizler, başka bölgelere de örnek olmasından çekindikleri bu cüretkâr girişime daha fazla tahammül edemediler. Dört bir koldan Kars ve çevresine asker yığmaya başladılar.
12 Nisan 1919’da Meclis binasını kuşattılar. Direnişe geçen mebuslardan Arslan Bey ile ahaliden bir sivili katlettiler. Başta Reis-i Cumhur Cihangirzade İbrahim Bey olmak üzere hükümetten 35 kişiyi tutuklayarak önce Tiflis’e, oradan İstanbul’a daha sonra da Malta’ya sürgüne gönderdiler. Şehri Ermenilere teslim ettiler…
Ermeniler bir buçuk yıl süreyle burada kaldılar.
Müslüman ahali büyük sıkıntılar yaşadı. Göçmek zorunda kalanlar oldu ama çoğunluk direndi… Binlerce yıllık tarihin zengin arşivinde saklı devlet kurma geleneğinin şahidi olmanın gururuyla bekledi… 1920 sonbaharında Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusunun işgalcileri söküp atmasına kadar…
……
Bu arada Cihangiroğlu İbrahim Beyin Malta esareti iki yıl sürdü. 23 Ekim 1921 yılında özgürlüğüne kavuştu. Önce Trabzon Limanına sonra Tiflis’e, ardından Bakü üzerinden Gence’ye geçti. Karısı ve çocuklarını alarak Kars’a döndü. Belediye Başkanı seçildi. Cumhuriyetin ilanından sonraki dört yılda da bu görevini sürdürdü.
Vatanperver bir insandı. Çocukluğu ve gençlik yılları Rus ve Ermeni milliyetçiliğine karşı mücadeleyle geçmiş, sürgünler yaşamıştı. Balkan Savaşında liyakat madalyasıyla ödüllendirilmiş, Edirne’nin kurtuluşunda bulunmuş, Garbi Trakya Cumhuriyetinin kuruluşunda görev almıştı. Dünya Harbinde 9. Ordu Kumandanlığında fahri albay olarak çalışırken kaymakamlık yapmıştı. Kurtuluş Savaşı öncesi ilk mukavemet cephelerinden birini kuran devlet teşkilatının cumhurbaşkanıydı.
Bu mazisine rağmen 1927 yılında siyasi rakiplerinin iftirasıyla görevden alındı. Bir yıl önceki Ağrı isyanında kışkırtıcılık yapmakla suçlandı. Bakanlar Kurulu kararıyla Batı vilayetlerinden birinde oturmaya mecbur edildi. Ankara’yı seçti. Uzun uğraşlar sonunda suçsuzluğunu ispat edip Kars’a geri döndü. Hükümet tarafından milli mücadele yıllarındaki başarılarından dolayı İstiklal Madalyasıyla ödüllendirildi.
1930 yılında eski arkadaşı Ağaoğlu Ahmet Beyin isteğiyle Serbest Fırka’nın Kars şubesini açsa da partinin üç içinde kapatılması üzerine inzivaya çekildi. Soyadı Kanunu çıktıktan sonra “Aydın” soyadını aldı.
Samet Ağaoğlu’nun anlatımıyla; “Türk milletinin istiklal mücadelesi tarihinde bugün çok meçhul, yarın bu hadiseleri tetkik edecek kuşaklar için yepyeni bir yüz olarak belirecek” olan Cihangiroğlu İbrahim Bey, 1948 yılında münzevi köşesinde vefat etti…
Yaşadığı ev, Kars’ın en işlek caddelerinden birinde bulunuyor. Ziyaretçisi(!) çok. Zira yakın tarihimizin en önemli hatıralarını barındıran bu tarihi mekân bir kafeye dönüştürülmüş durumda… Bir gün yolunuz düşer de Kars’a gidecek olursanız uğrayıp hazin bir iç çekişle kahvenizi yudumlamayı unutmayın…
Kim bilir, belki de buraya sahip çıkacak gücünüz, etkiniz, ilişkiniz olur…
……..
Sert rüzgârların estiği o karanlık günlerde umudunu yitirmeden, tek yürek, tek ses olup, tarihimize şeref levhası bırakan kahramanlara bin rahmet…
Kars Cumhuriyetinin kuruluşunun 106. Yılı kutlu olsun…
Zekeriya Yıldız / Haber7
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol