Her zaman temkinli olmak gerektiğini anlamama dair.(Bu bir itham değildir). Yehova şahitleriyle ilk karşılaşmamda cehennemle ilgili görüşleri bana tuhaf gelmişti.Cenneti kabul ediyor fakat cehennem diye bir yer olmadığını ve kitapta geçen cezanın yokluk olduğunu söylüyorlardı.Kutsal Kitabı tarayıp konu ile ilgili bir sürü ayet bulunca gençliğin de verdiği heyecanla tezlerini kendi kitaplarından delillerle çürüteceğim günü iple çekmeye başladım.Fakat cehennem olarak çevrilen kelimenin aslının İbranice Gehinnom Yunanca Gehenna olduğu bilgisine ulaşınca görüşlerinin tamamen dayanaksız olmadığını anladım.Yahuda krallığı döneminde gereksiz eşyaların biriktirilmesi için kullanılan Gehenna Vadisi cehenneme isim olmuştu.Zamanla vadi dolduğunda biriken eşyalar yakılarak yok ediliyorlardı.Vadinin cezalandırma amaçlı yakma olayları için kullanıldığı rivayetleri de mevcut.Muhtemelen kitapta geçen cehenneme atfen(ateş çağrışımı ile) bu vadiye Gehenna ismi verilmişti. Lakin kelimenin ilk kullanım zamanını araştıracak alt yapı ve imkanlara sahip olmadığımdan konuyu açamadım.

Düzeltme. "ve fakat bu görüşünde isabet etmediğini belirtmekten de çekinmemişlerdir." olacaktı...

Katkı babından.... Bir rivayete göre İbni Mesud muavvizeteyni Kur'an'dan saymaz ve mushafına almaz. Onlar Rasulullah'a öğretilmiş dualardır der. Bu görüşüne katılmayan çağdaşları (ve dahi halefleri) onu hiçbir zaman tekfir etmemişler, ve fakat bu görüşünde isabet etmediğini belirtmekten de çekinmişlerdir. Yine Merhum S.Kutub'un Fil Suresi tefsirinde Abduh'u eleştirirken kullandığı üslub dikkat çekicidir.

Hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye onu haykırmaktan çekiniyorsa,. Üstad öncelikle süpürge-elek benzetmenizi çok tuttuğumu söylemeliyim. Yalnız eleğin gözeneklerini düzenli olarak kontrol etmekte fayda var. Yoksa elekte açılacak bir delik geçirmemesi gerekenleri de geçirmesine yol açabilir. ;-)<br> Allahın kitabından başka hiçbir kitab "la raybe fih" değildir. Ve onun canlı timsali olan Allah Rasulü'nden başka hiç kimse de la yüs'el değildir. Ki O bile canlı muhatabları için öyle değildi. Lakin Kitab'ı anlama/yorumlama şeklini mutlaklaştırmanın sonuçları nelerdir? Farklı anlayanları tenkid de üslub ne olmalıdır ve münakaşada nelere dikkat etmelidir?

lafız/mana/maksat;maslahat,hikmet. müslüman aklı spürge değil elektir;süpürüp atmaz,süpürüp almaz,ayarlanabilir gözenekli elek kullanır! ümmetin içine düştüğü bu buhranın bir sebebi de orantısız,usulsuz, omurgasız bir ' tevil' bataklığına saplanmasıdır.oysa vahiy sözün ve kitabın değil hayatın konusudur.Allah cc hz yunus için ''...kaçtı gitti,görev yerini izinsiz terketti'' der ama Allah tan daha şefkatli1 olan alimlerimiz kırk takla attırarak sözümona yunus a.s'ı kurtarmaya çalışır!Musa a.s bir adamı haksız yere öldürmüştür,vahiy öyle der ama ulema 'sonraki nesillere bir hikmet üzere' teviline sarılır! sırala gitsin..üstade,elbette herkes aynı derinliğe inemez ve fakat islamın ölçüleri,ölçütleri öyle muğlak değildir. lafzı analiz edip,manayı kavrayıp maksadı anlamaya çalışmak gerekir.öyle ''..vardır bunda bir hikmet,adam koskoca alim,ezberden mi sallamıştır,hem önce onun kadar ilim sahibi ol da o zaman eleştir'' yollu ucuz tavırlara meyletmek -zatınızı tenzih ederim- avamlıktır..

ölçü /kader/miktar/kıvam!. denge suya sabuna dokunmamak mıdır? kadim şahsiyetlere 'sadakat/saygı/hürmet' adına şerh üşürmemek midir? ..'ey ömer, sen bir elbiseye yetirecek miktar kumaşı nerden buldun' diyen küstah mıdır? rahmetli gazali '' tekfir edilmeyen adama ben alim demem'' derken neye işaret eder? şimdi,ilkin emeğine sağlık demekle beraber ''...kalbine yüklendim,şeytanın vesevesine ucu ucuna mani oldum'' yollu garabetler de serdeden ilim müktesebatımızın yıldızlarına bir çift söz etmemek midir saygı,sadakat? boykot yıllarında muhammedin a.s evinde ay olup hurma ve tuzdan başka yemek yok iken,karnına açlığının tesirini düşürmek için taş bağlamışken nebi; bir tabaktan bin kişiyi doyuran,bir kaseden 100 kişiye ayran yetiren ehli kerime! göz yummak mıdır denge? yılların emeğinin biri maune de kayıp/gaib olmasını ön göremeyen rasule- ki etkisinden çok uzun zaman kurtulamadığı ve nadir beddua etmesine sebep bir olaydır- inat fevkalade önseziler geliştiren taifeye iltifat mıdır tarafsız olmak?

deli kuyuya taşı. hır gür için atmadı(ayrıca dişe diş mücadeleye bayılırım) :) kaçmak racona ters,yüce insan mübarek şahsiyet editör yol vermiyor.o da bu aralar kafayı telgrafın telleriyle bozmuş bedava kurşunlayacak bir garip buldu çöktükçe çöküyor.gelelim sadede önümüze konan her şeye paket halinde evet dememiz bekleniyor.farklı bir nazar atalım dedik hacı nakkaş efe esti gürledi.kendi kırıcı üslubunu çaktırmadan sana sardı.vb,vs işte öle şöle böle baki slm..

eşlerine farklı farklı ve kişisel özelliklerine uygun aşk ve sevgi mektupları ... ya hazretin 4 tane eşi varmış kopyala yapıştır yapıp alayını idare etmiş işte.etmesine etmişte acaba hatunları bu iltifatları yemişmidir?

Aydın bakışı.... Münakaşa eden iki insan, aynı graniti yontan iki heykeltraş, hakikati arayan iki yol arkadaşı. Hedefi tahrip değil, terkiptir bu kavganın. Mağlubun muzaffer olduğu tek yarış. (C. Meriç)

Feyezân Hanım.. İnsana feyiz veren bu kadar seviyeli yorumdaşların (isim babasına saygılar ;-)) olduğu bir platformda ben dahi aşka gelip iki kelam ediyorum, hepsi bu.

Bizim nakkaşlığımızı da mı sorgular oldunuz Translator kardeşim!. üslubunuz biraz sert ve kırıcı değil mi? biz sizi kıracak bir şey söylemedik. Adınızı zikretmedik. Siz neden böyle celallendiniz acaba? Emin olunuz ki kırmaya ve kırılmayla değmez fani işler. hayırlı geceler.

Marifetname müellifi, name te’lifinde de marifetli mi?. Üstad İ. Hakkı’nın kendi gözlem ve tecrübelerine dayanarak yaptığı bazı çıkarımları genel geçer (ve dahi tartışılmaz) doğrular olarak kabul edip onlarla amel etmeye kalkışmak sonuçta mahcubiyet veya hayal kırıklığına yol açabilir. <br> Ve fakat edebiyatımızda ve dahi dünya edebiyatında (gerek manzum gerek mensur) pek çok başarılı mektup örneği varken sayın müellifenin seçtiği örnek dikkat çekici doğrusu. Edebi olarak pek bir özelliği olmayan mektup ağdalı bir iltifat sağanağı ile kadınlık zaaflarını kullanıyor, bence. Yani -bazı yorumcuların da kısmen değindiği gibi-duygu ifadesinden daha çok işlevsel bir mektup. <br> Yazar hanım zahiren olaya eleştirel yaklaşsa da bu tercihiyle farkında olmadan (belki de farkında olarak) kadınların sevmekten ziyade sevilmeyi sevdiklerini de gözler önüne sermiş oluyor.

Kesinlikle doğru algılanmadığını söyleyebilirim!. Zira İbrahim Hakkı gibi bir mutassavvıf bazı yorumcuların belirttiği gibi sui zanda bulanacak menfi tespitlerde bulunmaz. mutlaka söylediklerini bir doğruya dayandırmıştır. Allah rahmet eylesin.Selamlar

Hem kel hem fodul.. Batı, katlettiği her bir değer için sahte bir anma günü icad ederek işin içinden sıyrılmakla kalmayıp, bir de onu ekonomik/kültürel/politik sömürü aracına dönüştürmekte pek mahir.<br> Dünyayı küçük bir köy haline dönüştüren globalizm, yerel farklılıkları yok ederek ortak bir kültür oluşturma çabasında. Artık dünyanın her tarafındaki çocuklar aynı oyunları oynuyor, aynı kitapları okuyor ve aynı filmleri seyrediyorlar. Yetişkinler farklı mı?

ustad. Allah klavyene zeval vermesin,cümle sıvı temasından muhafaza buyursun :)