İstişari Devlet Organları
- GİRİŞ21.06.2024 09:18
- GÜNCELLEME24.06.2024 08:42
Devletlerin hatta kabile yapılarının bile kendilerine özgü “İstişari Mekanizma”ları mevcuttur. Bu mekanizmalar bazı eski devletlerde şahıslarda tecessüm ederken bazılarında küçük heyetlerde modern zamanlarda ise kurumlarda mündemiçtir. Her devlette istişari bir organa ihtiyaç vardır. Ancak, en fazla ihtiyaç büyük devletlerdedir. Küçük devletler umumiyetle güç ile, büyük devletler ise akıl ile yönetilirler. Bunun istisnası büyüme istidadı olan küçük devletlerdir ki, adeta büyük ağacın tohumu gibi farklı bir nüve ve bünyeye sahiptirler. Bu devletler içinde akıl, feraset ve vezaret son derece önemlidir, hariçten bakıldığında kolayca anlaşılabilir, teşhis edilebilir.
Bazı devletlerde akıl ve istişare fonksiyonu bir kişide tecessüm eder demiştim. Bu kişi bazen bizzat hükümdarın kendisi bazen de yardımcısı, veziri, vb olabilir. Hükümdarın bilge yönetici/ kral/ melik olduğu örnekleri tarihin ilk çağlarından itibaren görmekteyiz. Akıl ile yönetim kudreti ve hayatı kuşatan yönetim tasarrufları birleştiğinde büyük güçler inşa edilmiştir. İnşa ettikleri asli değerlere kendileri uydukları oranda da ömürleri uzun olmuştur. Ancak, çok romantik bir kesinlik de taşımayabilir bu yargı; bazen düşmanları sayıca çok ve kurnaz, mensupları ise kendisiyle mutabakat içinde olmayan “Bilge Yöneticiler” de mağlup olmuşlardır. Fuzuli bu durumu ne güzel anlatır:
“Dost bi-vefa, felek bi-rahm, devran bi-sükûn./
Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, tali zebûn”.
Ancak, doğru ve faziletli tasarrufları ile yine çağlar boyunca yaşamışlardır. Böylesi durumlarda esas olan kötü yöneticiler de olsa iyi tasarruflarını ya da iyi yöneticiler de olsa kötü kararlarını olayların içinden süzüp çıkarabilmektir. İlk çağların Kadeş Antlaşmasına giden süreçlerde Mısır ve Hitit belgelerine göre, Hitit- Mısır savaşları başarısız iki kralın hikayesi olduğu görülmektedir. Hitit Kralını ülkesine davet eden Mısır Krallarının ikisi de başarısız olmuş, ilk çağların en kanlı nizami ordu savaşlarını engelleyememişlerdir (MÖ 13. Yüzyıl başları).
Bilge krallara çok örnek verilebilir elbette. Biz bazılarını burada zikredeceğiz. Ahamenişlerin büyük hükümdarı 2. Kiros kayda değer bir Bilge kraldır (MÖ 600-530). Askerini işgalci Medlere karşı hür yaşamak için ayaklandırması bir akıl ürünüdür. Ancak, asıl tarihin ilk insan hakları belgelerinden biri olarak kabul edilen Kiros Silindiri (Büyük Kiros Bildirisi de denir; aslı Londra'da Britanya Müzesindedir), akıl ve bilgelik eseri olarak muhteşemdir. Köleleri özgürlüğe kavuşturulması tasarrufu içinde Babil Sürgünü Yahudi toplumunun da dönüşüne izin vermesi bugünkü siyonist işgalci ve zalim devletin saldırılarına en fazla maruz kalan bölgelerin içinde 2. Kiros’un ülkesinin olması ilginç bir tezattır.
Aslında istişari fonksiyonlar kişi, heyet veya kurumda tecessüm etmeden de etkin olabilirler. Özellikle büyük güç yapılarının herbiri bir farklı akıl mimarisinin izdüşümleridir. Bu devlet mimarisi bazılarında üst yapı kurumlarını da kamilen üretir. Urartular’da Doğu mitolojisinin Yunanlılar ise Batı mitolojisinin gelişimini bu kapsamda görmek mümkündür. Sümerler’de ise ortak dinler ve mitolojilerin geliştiğini görüyoruz. Bu temeller üzerinde spesifik kültürler ve mitolojik yapıların yükseldiğini görmekteyiz. Görece takip eden yüzyıllarda geliştirilen Roma ve Pers güçleri ise mitolojik olay ve kahramanları daha fazla seküler düzleme indirmişlerdir. Hatta modern zamanlarda mitoloji daha fazla yönetim aygıtının enstrümanı olarak işlev görmüştür.
Tarihin seyri içinde istişari fonksiyonlar devlet yönetiminin farklı bölümlerinde de kullanılmaya başlanmıştır. Mesela eski Yunanda savaş konularını görüşen Strategos Konseyi (Ordunun Generalleri Konseyi) askeri istişari bir heyettir. Bu konseyin seçtiği general savaş yöntemini bu konseye onaylatır. Bu arada, konsey kelimesi Latince consilium kelimesinin Batı dillerine mirasıdır. “Görüş, fikir, verilen görüş, plan, proje, karar vericilerin toplantısı, karar vericiler meclisi” anlamlarına gelmektedir. Kelimenin içeriğinde meclis, birlik anlamları da bulunmaktadır.
Nitekim Ortaçağ'da artık kurumsallaşmış istişari yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Mesela devasa siyaset adamı Nizamülmülk kurumsallaşmış devlet yapısını topyekun bir istişari fonksiyona kavuşturmuştur. Buna ilaveten devlet aygıtına zihinsel ve ideolojik imkanlar sağlayacak olan Nizamiye Medreselerini de kurmuştur.
Hem Doğuda hem de Batıda yöneticileri ve kurumları aydınlatacak eserler verilmeye başlanmıştır. Bunlar arasında klasik biçimde yazılmış Selahaddin Eyyübi’ye takdim edilmiş Nehc-üsSüluk fi siyaset-il Müluk; çok daha kapsamlı, seküler ve kurumsal tarzda yazılmış Siyasetname, Batı aklının biçimlendirdiği Machiavelli'nin Hükümdar’ı, Kardinal Richelieu ve Machiavelli kaynağından beslenen ve daha çok politik savaş pratiklerini anlatan Kardinal Mazarin'in Politikacının El Kitabı başta olmak üzere hayli eser sayılabilir. Sun-Tzu'nun Savaş Sanatını saymama nedenim eserin çok daha önce yazılmış bir klasik olmasındandır.
Bir devletin istişari organa, heyete ya da kişilere yapısında ve tasarruflarında yer vermesinin ayırıcı sonuçları ne olabilir? Bu sadece güç savaşlarında zaferi mi getirir? Kuşkusuz bu da beklenen bir araçtır. Ancak, asıl büyük etki, istişari fonksiyon devletin mahiyetine seviye atlatır; devleti içgüdüsel davranan uzviyetten akıl ve şuur ile hareket eden, tasarrufta bulunan bir şuurlu yapıya dönüştürür.
İstişari fonksiyonun varlığı ve yokluğu büyük dönüşümlerin ve gücün el değiştirmesinin gerçekleştiği olağanüstü dönemlerde anlaşılır. Normal dönemlerde istişari fonksiyonlar aşırı faydasız ve sıkıcı gelebilir gücü elinde bulunduranlara. Ancak, dönemi değiştirecek, büyük badirelerden geçecek büyük hamleler bir akıl ve şuura dayanarak yapılabilir. Tarihin dönüm noktalarında, bu istişari fonksiyonun önem kazandığını görmek şaşırtıcı değildir; tam da bu hakikatin göstergesidir. Bu tür zamanlarda içgüdüsel davranışı aşmış büyük yönetici ve komutanlar aklen ve fikren beslenmeye büyük önem verirler. Medine’yi kuşatan güçlü müşrik ordusuna karşı hendek kazma fikri farisi bir kölenindir. Asabiyesi güçlü bir toplum bu fikrin sahibini dinlemekten gocunmamıştır. Bu olaydan yaklaşık bin yıl önce Maraton Savaşı’nda Atinalılar Pers ordularını tanıyor diyerek sürgündeki general Miltiades’i bu beka savaşının komutanı olarak atamışlardır. Bu tür örnekleri uzak bir geçmişten vermemiz yadırganmasın, zira örnekleri basit ve yalın halleriyle daha anlaşılabilir. Nitekim 2. Dünya Savaşının saha mareşali Eisenhower’ın Peleponnes Savaşlarını, Sezar’ın Galya seferini not tutarak çalıştığını söylerler. Kissinger’ın politika ve güç değişimi etütlerinde Ortaçağ Avrupasının politika yapımcıları asli yer tutarlar. Günümüzde içinde kaybolduğumuz devlet yapılarının ana iskelet ve fonksiyonlarını tam kavrayabilmek için tarihi basit örnekler bize idrak modelleri sağlarlar.
Bu konuda çağdaş örneklere hiç girmeden şunu da ifade edelim ki, istişari organ ve heyetlerin düşüncelerinin hayat bulması kendilerinden çok yöneticilerin tutum ve tasarrufları ile mümkündür. Devletin ve karar alıcıların öğrenebilir olması, dışarıdan gelen fikirlere açık ve istifadeye salih olmaları olmazsa olmaz şarttır. Bu iki sınıf (eskilerin tabiriyle ümera/ emirler ve ulema) arasındaki ilişki ince bir hat üzerinde gelişir. Ulemanın emirlik taslaması, ümera kapısında kul olması felaket nedenlerinden biridir. Keza ümeranın özellikle üst düzey karar alıcıların istifadeye salih olmamaları, istişari fonksiyonu bir politik övgü mekanizması olarak görmeleri aynı ölçüde büyük felakettir.
Yaşadığımız bayramların idrak kabiliyetinin açılmasına vesile olmasını dileyerek, geçmiş Kurban Bayramınızı kutluyorum
Mehmet Ali BAL
Yorumlar6