Taraf'ın haberciliği ve Baransu'ya 'casusluk' suçlaması

  • GİRİŞ10.12.2013 09:05
  • GÜNCELLEME10.12.2013 11:46

Birinci gün yayımlanan belgenin önemli bir haber olduğunu yazmıştım... Fakat Taraf'ın "2004'teki MGK kararlarının uygulandığı"nı ispat kabilinden sonraki günlerde gelen devam haberleri için aynı şeyi söyleyemeyiz; o haberler anakronik ve manipülatifti.

Hatta bir aşamada, biraz sonra ele alacağım öyle bir şey yapıldı ki, görünce, gazetenin editoryal sağduyusunun toptan berhava olduğunu düşünmeden edemedim.
Ya da "sağduyu"da bir sorun yoktu, Taraf ne yaptığını gayet iyi biliyordu ve beni şaşırtan o haber gayet "bilinçli" bir editoryal tercihi yansıtıyordu... O zaman da şu soru kaçınılmaz oluyordu: "Taraf, bunu neden göze alıyor?"

İlave bir soru...

Sözünü ettiğim haber Taraf'ta henüz yayımlanmadan önce kaleme aldığım üç yazıda, gerek 2004'teki MGK belgesinin, gerekse de sonraki yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetlerinin "irticaya karşı mücadele"sini gösteren belgelerin dönemin koşullarından bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini söylemiş, o koşulları uzun uzun anlatmıştım.
Sırf, yayımlanan bütün belgelerin, 2000 yılında Ecevit hükümeti döneminde askerlerin zorlamasıyla kurulan Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu'nun damgasını taşıması bile bunu göstermeye yeterliydi. Kurul, bilindiği gibi lağvedildiği 2010 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüştü.
Taraf'ın, dönemin koşullarını ve bağlamı tümden gözardı ederek yaptığı yorumların neden geçersiz olduğunu şu basit soru bile gösterebilir:
Gazete, 2004'teki belgeyi ve sonrasındaki "takip" belgelerini, söz gelimi imzalandıkları tarihlerde deşifre etseydi, onların üzerlerine şimdi yaptığı yorumları bindirebilir miydi?
Düşünün, Taraf, sözgelimi 25 Ağustos 2004 tarihli belgeyi bir gün sonra, 26 Ağustos 2004'te deşifre etseydi... Bu belgeyi, sırf "zâhir"e (altındaki hükümet imzalarına) bakarak şimdi yaptığı gibi "AK Parti Gülen cemaatine ve bütün 'irticai' örgütlere savaş açtı; işte de belgesi" diye sunabilir miydi? Sunsa inandırıcı olur muydu? Buna kendisi inanır mıydı?
Dediğim gibi, önceki üç yazıyı kaleme aldığımda, Taraf, "2004'teki MGK kararlarının uygulandığının ispatı" dizisinden, yukarıda işaret ettiğim haberi henüz yayımlamamıştı...
Bu haberle birlikte, nasıl bir "editoryal problem"le karşı karşıya olduğumuz tartışmasına bir kez daha dönmek lüzumunu hissettim.

Casusluk suçlamasıyla dava...

Ben bu yazı üzerine çalışırken, savcılığın Mehmet Baransu aleyhine "casusluk" suçlamasıyla soruşturma başlattığı haberi geldi...
Sözünü ettiğim Taraf haberine geçmeden önce bu girişimle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum...
Çok zorlama, çok tehlikeli, çok yanlış bir girişim bu.
Gazetecilik "sır ifşa etme" mesleğidir ve kamusal önemin bariz olduğu durumlarda, gazeteciler icabında bedelini yüklenerek yasaların "suç" saydığı "ifşa"lardan da kaçınmamalıdır.
Fakat bir gazeteci, elindeki haberin bu nitelikte bir haber olduğuna ve onu yayımlamaya karar verdiğinde, karşılaşacağı müeyyidenin yasalarda tarif edilenin çerçevesi içinde kalacağını bilmelidir. Örneğimizde olduğu gibi, keyfî ve olmayacak suç isnatlarında bulunmak, sadece o gazeteciye değil bütün gazetecilere verilmiş bir gözdağı olarak yorumlanır... Bu, gazetecileri belirsizliğe ve onun üzerinden otosansüre sürüklemek anlamına gelir ki, sonuçları hiç hayırlı olmaz.
Ben, gerçekliği konusunda hiçbir itirazın bulunmadığı haberlerin, hangi sırrı deşifre ederse etsin takibata uğramaması gerektiğini düşünüyorum... Yani, yayımlanmasının suç olduğu yasalarda belirtilmiş bir belgeyle ilgili olarak soruşturma yürütülmesini "yasal" saysam da kendi ölçülerim içinde "meşru" saymıyorum.
Ne yazık ki bu şimdilik sadece ülkemiz için değil dünya için de naif bir temenniden öteye gitmiyor.
Fakat "yasal"ı bu kadar esnetmek, oradan da "yok artık" dedirten suç isnatlarına sıçramak "yasal" değildir.
Umarım bu girişim daha fazla yol almadan bir noktada durdurulur.

"İşte 'uyguladık' itirafı..."

Geldik, 5 Aralık tarihli Taraf'ın, Mehmet Baransu imzalı haberine... Sürmanşetteki haberin başlık-spot-giriş kombinasyonu aynen şöyle:
Başlık: "İşte 'uyguladık' itirafı..."
Spot: "Hükümet, 'uygulamadık' dediği 2004 MGK'sındaki 'Gülen'i bitirme kararlarını' nasıl uyguladığını, 2005 yılında CHP'nin soru önergesine verdiği yanıtta tek tek itiraf etti..."
Giriş: "Taraf'ın yayımladığı, Ağustos 2004'teki Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan Fethullah Gülen cemaatine yönelik kararı gösteren belge hakkında hükümet kanadı ve bakanlar, 'Yok hükmündeydi, karar uygulanmadı' diyor. Taraf ise bu ifadeleri yalanlar nitelikte yeni belgelere ulaştı.
"MGK'dan bir yıl sonra CHP Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın verdiği soru önergesini cevaplayan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Başbakanlık Uygulamayı Takip Koordinasyon Kurulu'nun (BUTKK) her ay toplanıp, irticai unsurlara yönelik takibat denetimleri yaptığını, bunları raporladıklarını, ayrıca kanuni düzenlemeler ve idari tedbirler aldıklarını resmî yazıyla itiraf etmiş."

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...

Alper Görmüş/Türkiye

alper.gormus@tg.com.tr

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat