Esmaü’l Hüsna ders kitaplarında neden yok?
- GİRİŞ30.03.2012 09:12
- GÜNCELLEME30.03.2012 09:12
“ En güzel isimler Allah’ındır. Bu güzel isimlerle O’na (Allah’a) dua edin. Onun isimleri hakkında inkâra sapanları kendi hallerine bırakın”. ( A’raf 7/180)
Esmaü’l Hüsna “güzel isimler” anlamına gelir. İslam âlimleri bu güzel isimlerin Kur’an-ı Kerim’de 99 sayısıyla sınırlı olmayıp bunların dışında masdar, sıfat olarak kullanılan başka isim ve sıfatlarının da olduğunu ifade ediyorlar.
Çeşitli hadislerde bu 99 ismin (Esmaü’l Hüsna’nın) ezberlenmesiyle cennete girmeye vesile olacağı gösteriliyor. Burada aslında anlaşılması gereken bu isimlerin sadece ezberlenmesi değil, bu güzel isimlerin manalarını anlama, hayata geçirme, kâinatı okuyup anlayabilme ve yaşama şeklinde olmalıdır.
Yüce Allah’ın bu güzel isimleri hakkında İslam tarihi boyunca birçok âlim pek çok çalışma yapmıştır. Bu isimlerin tek tek anlamlarının açıklanması ve dünyadaki tecellisi hakkında kitaplar ve yazılar kaleme almışlardır.
Biz bu yazımızda bu mübarek isimlerin İslami boyutundan ziyade yeni nesil ile bağını ve eğitimdeki yerini konu edinmek istedik. Nitekim eğitim dünyasının içinde olan ve yeni neslin eksik ve çıkmazlarını yakından bilen ve gören birisi olarak bu anlamda ciddi bir eksiğin ve ihmalin mevzubahis olduğunu söyleyebilirim.
Esmaü’l Hüsna sadece “Din kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinin sınırları içinde kısaca geçiştirilecek bir konu değildir. İslam tarihinde bir “Esma Edebiyatı” ortaya konsa da biz bunu ders kitaplarımızda maalesef ifade edememiş ve gençlerimizi böyle bir konudan mahrum bırakmışız. Her bir ismin ve sıfatın kâinatın milyonlarca sırrını nasıl tecelli ettiğini ve hayatımızdaki her anın aslında bu isimlerle bir bağının olduğu gerçeğini ne yazık ki gençliğimizin büyük çoğunluğu bilmiyor!
Kâinat sonsuzluk dâhil var olan her şey gerçekte ilahi isimlerin tecellileridir. Yani bütün varlık ve hadiseler, hayatımızdaki bütün maddi ve manevi unsurlar arkalarındaki sıfat-ı ilahiye ve Esmaü’l Hüsna’nın tecellilerinden ibarettir. Kâinatı manayı harfiyle nazar etmektir.
Nitekim Yüce Rabbimizin sıfatları ve isimleri kâinata genel olarak “Celali” ve “Cemali” şeklinde tecelli eder ki “ celali sıfatlar” Allah’ın fiil ve tasarrufları hakkında kullarına saygı ve korku hissini öğretir. Bunlarla insan “haşyeti” öğrenir. Zira bu isimlerle rabbimizin yasakları, azapları, cehennem ateşi ve korkusu bu isimlerin tecellisidir. “Cemali Sıfatlar” ise Allah’ın güven, saadet, huzur, şefkat ve merhamet gibi fiil ve tasarruflarını ifade eder.
Dolayısıyla bu güzel isim ve sıfatlardan insanoğlunun alacağı milyonlarca ders vardır ve insanın baktığı ve gördüğü, hissettiği her şeyde bu manayı harfi bulması kaçınılmazdır.
O halde kul bu isimlerin tecellilerini bulmak, görmek, hissetmek ve yaşamak için tefekkür etmelidir!
Eğitimin olmazsa olmazı olan bu önemli meseleyi bir an önce okullarımızda ders olarak okutmak zaruridir. Bütün kâinatı ders kitaplarına sokup öğrenciye okutan sistem, asıl kaynağı her şeyin tezahür ettiği bu asıl gerçeği nasıl görmezden gelebilir ki?
Her şeyin tepeden tırnağa sorgulandığı şu günlerde bu meselenin de gündeme alınıp tartışılması ve ders kitaplarına konması gereği vardır. Bir saatlik “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinde sadece “zati ve sübuti” sıfatlar adı altında bir başlıkla verilen bu konu “Türk Edebiyatı”, “Felsefe” gibi derslerde de genişçe yer almalıdır zira bu disiplinlerde daha farklı bakış açılarıyla mesele öğrencilere kavratılarak bir yaşam ve düşünce şekline dönüştürülebilir.
Artık bir Esma Edebiyatından söz ettiğimiz bir dönemde bunun Edebiyat derslerinde bulunmaması bir eksikliktir, ihmalkârlıktır. Kelime-i Tayyibe ( güzel söz) dendi mi akla ilk gelen büyük yaratıcının edebiyat dilinde de ifadesi gençliğimize maddi ve manevi anlamda faydalı olacaktır.
İşte bir Esma-yı İlahiye denemesi:
Ya Müheymin: Saltanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi gözetip koruyan Yüce Allah’ın İsm-i Şerifidir.
Ey yücelerin yücesi olan büyük Allahım,
Yâ Müheymin,
Beni himaye eden, beni koruyup gözeten, beni her türlü beladan, fenadan alıkoyansın. Öncemi bilensin. Sonramı görensin. Kendimi bilmezken, kendimi tanımazken ruhuma varlığının adresini üfleyensin. Hücrelerimi dahi şifre şifre bilen, her şifreyi birbirine ulayan ve yine çözensin. Her şeyim ayan beyan ortada. Düşüncelerimi biliyor ve dahi okuyorken, neler yapacağımı önceden görüyorken senden gizlim saklım yok Allahım. Gaflete düştüğüm demlerde nefsimin çemberinde gidiş gelişlerime çare dilerim senden. Beni benden koru Allahım. Nefsimi ıslah eyle. Güzelliklerimi çoğalt.
Ruhumun hüsranına saadet ver Allahım.
Ey Müheymin,
Efendim,
Allahım,
Kâinat sessizce uyurken, güvendiğimiz bir şey var. Bizi koruyup gözeten, koruyan yaratanımız var diye güvenle yumarız gözlerimizi. Her korkumuzda ilkin adını andığımızsın. Sığındığımızsın. Himmet dilediğimizsin. Biz aciz kullarını her saniye binlerce tehlikeden koruyup gözetensin rabbim. Ruhumuz ve bedenimiz her an senin gözetiminde olmazsa halimiz nice olurdu bilmiyorum. Sınırlı zekâm ve bilgim bunu bilmiyor bilemiyor. Bizi nurunla aydınlat Allahım. Ziyânla bizi donat. Her iki cihanda bizi mahçup etme Allahım. Müminler arasına suizan girdi Allahım. Aramızdaki riyayı, yalanı kaldır rabbim. Yeni baştan doğrulalım. Yeni baştan sevelim birbirimizi. Bir ashap şenliği yaşasın kalplerimiz. Sen istersen her şey olur...
Gönüller yağmalandı. Gönüller çöle yürüyen bir bedevi... Gönüller serap görüyor.
Kararmış gönüllere hidayet ver Allahım.
Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com
Yorumlar9