“Aşk-ı Revan” isimli romanım ve Evliya Çelebi hakkında yapacağım söyleşi için aldığım bu davetten sonra içimde bir parça kaygı oluşmuştu. Bu coğrafyada açık söylemek lazımsa edebiyat, kültür, sanat ilgi görüyor olabilir miydi, insanlar böyle tarihi bir kıymeti merak edip bu sohbete gelir miydi gibisinden bir yığın endişe yüreğime oturmuş halde Kırklareli yolunu tuttuk.

Bu kez hayatımdaki iki önemli erkek bana eşlik ettiler. Sevgili Eşim ve biricik oğlum Mehmet Kağan ile sohbet ede ede, geze geze üç buçuk saatte bu güzel şehre ulaştık. Şehrin girişinde şehir halkının ne kadar içten ve misafirperver olduğuna şahit olmanın huzuruyla Valiliğe gittik.

“Sevgi Derneği” Başkanı Kırklareli Vali Yardımcısı Tacettin Özeren Beyefendiyi makamında ziyaret ettik ve birlikte derneğe geçtik. Tacettin Bey bir edebiyatsever, bir tefekkür ve tezekkür erbabı ve bu anlamda birçok çalışması bulanan çok değerli bir bürokrat. Sevgi Derneğinin fikir babası ve gerçekten de her anlamda alanına hâkim bir devlet adamı. Mütevazı kişiliğiyle onca çalışmasını anlatmasa da kısa zamanda öğreniyoruz ve gerçekten de şaşkınlığımız bir kat daha artıyor.

Dernek çok şık ve gerçekten de çok büyük. Birkaç yüz kişiyi alabilecek bir salonu var ve her türlü donanıma sahip. Bu sevgi mekânında gördüğüm kadarıyla sevgi ve güzellik mayalanıyor. Derneği gezdikten sonra yemeğe geçiyoruz. Meğer kendine özgü lezzetiyle Kırklareli köftesi de varmış. Bu güzel belde nasıl da dikkatlerimizden kaçmış, nasıl olmuş da görmemişiz diye hayıflanıyorum.

Küçük ve içten bir şehir görüyorum karşımda.

Asayişin berkemal olduğu bir beldemiz. Nüfusun yüzde onu romanlardan, yüzde ellisi evlad-ı fatihan diyarlarından ana vatana avdet eden muhacirlerden ve yerli Kırklarelilerden oluşuyor.

Derneğe geçiyoruz.

İnanamıyorum, az önce sadece çalışanların bulunduğu mekân lebalep dolmuş ve insanların bir kısmı ayakta. Kırklareli'nin beyni ve kalbi burada,  Sevgi Derneği'nde sevgi ve muhabbet ve dahi sohbet dokumaya gelmişler.

Bu gönül tezgâhının başında bugün bendeniz ve moderatörüm Mürsel Gündoğdu var lakin yakın zamanda kimler gelmiş kimler geçmiş… Yavuz Bahadıroğlu, Vehbi Vakkasoğlu, Ali Erkan Kavaklı, Cemil Tokpınar, Metin Karabaşoğlu vs… Karşımda şehrin valisi, vali yardımcıları, Cumhuriyet Başsavcısı, İl Milli Eğitim Müdürü, Kültür Müdürü, Üniversite Öğrencileri ve Hocaları, Öğretmenler, Okul Müdürleri, Vatandaşlar, Gençler var. Yani şehrin her kesiminden insan “Evliya Çelebi” sohbeti dinleyemeye, onu yâd etmeye, irfan tarlasına tohum ekmeye gelmişler.

Bu sohbetler her Salı geleneksel olarak yapılıyormuş.

Kırklareli Valisi Mustafa Yaman Beyefendi öylesine halktan, öylesine içten ve öylesine samimi ki, etrafındaki memurlarına öylesine şefkatli ki çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Vali Bey sohbeti dikkatle dinliyor ve program sonunda sorduğu sorularıyla edebiyat dünyasına hiç de yabancı olmadığını hissettiriyor bana.

Genç Cumhuriyet Başsavcısı Oğuz Aydın Beyefendi de öyle, nezaketiyle, birikimiyle, sohbet ve irfanıyla gerçekten çok ilginç sorularıyla bizleri şaşırtıyor. Kitap imzalama programım bittikten sonra derneğin vip salonunda Kırklareli Valisi, Vali Yardımcıları, Savcı Bey ve mülki amirlerle uzun uzun sohbet ediyoruz.  Edebiyata, sanata, hayata ve insana dair bir muhabbet ısındıkca ısınıyor.

Kırklareli Valisi Mustafa Yaman beyefendi ile sohbet ederken Türkiye'de artık gerçekten de bazı şeylerin çok değiştiğini anlıyorum. Eğtimden, edebiyata, sanata, halkın her türlü meselesine kadar toplumu çok iyi bilen, sahip çıkan ve etrafını sevgi, şefkat ve muhabbetle saran, sarmalayan bir vali ve ekibini görüyorum.

Bu şehirde ilk kez hayırsever iş adamlarının yardımlarıyla şehirde onbinlere kurulan iftar çadırları yapılmış. Dikkat çekiyorum “iftar çadırı” ilk kez yapılmış! Yani şehir kültüründe olmayan bir gelenek yerleştirilmiş ki çok çok önemli! Özellikle manevi anlamda, hayır işleri, kültür ve sanatla şehre bir canlılık ve renk gelmiş.  

Sonra Başbakanımız geliyor aklıma. Edebiyatın ve sanatın artık devletin zirvesinde tekrar yeni baştan parıldadığını görmek açıkçası bir miktar şımartıyor ve moral veriyor bana. 

“Ulvi Saran Bey ‘Bilge' bir kimsedir”

Bu sözlerin sahibi Kırklareli Valisi Mustafa Yaman Beyefendi. Kamu Düzeni ve Güvenliği müsteşarı olan Malatya eski valisi Ulvi Saran Beyin kulağını çınlatıp, edebi şahsiyeti hakkında konuşurken söylenen bu söz gerçekten de duygulandırıyor beni zira bendeniz de bu söze bütün kalbimle katılıyorum.

Tevazu ve içtenlik bu şehirde nasıl yapılmışsa bir araya getirilmiş. Mülki idare amirleri Vali Beyi çok seviyorlar, bu öyle bariz ki! Etrafına kenetlenmişler adeta. Zaten bu kenetlenme olmazsa bu şehirde böylesi buluşmalar, kaynaşmalar, sohbet ve muhabbetler heyecan ve tad verir mi?

Kırklareli'de yapılan çalışmaları öğreniyorum sonra. Gerçekten de hepsi insanı şaşırtan ve burada anlatamayacağım kadar sıra dışı çalışmalar. Milli Eğitim Müdüründen, Kültür Müdürüne kadar herkes şehri daha başka nasıl kalkındırabiliriz yarışında ve çabasındalar.

Yolumuz uzun deyip istemeden de sohbetimizi noktaladığımız mekândan ayrılırken bambaşka ve yepyeni bir Kırklareli portresini sırtlanıp gidiyorum sanayinin başkentine…

Kırklareli Valisine, Sevgi Derneği'ne ve Yöneticilerine, Başsavcıya, bütün mülki idare amirlerine, şube müdürlerine, üniversiteli gençlere, Kırklareli halkına buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

Ve son olarak diyorum ki bugüne kadar yolunuz bu vilayete düşmediyse bir an önce bu şehri görünüz. Kırklareli peyniri, helvası, özel yapılmış üzüm suyu,( özellikle sorduk, alkol bulunmuyor, sarhoş etmiyor) size de bir yolunu bulup kendilerini tattıracak ve ev sahipliği yapacaklardır emin olunuz!

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com