Aynı yılan deliğinden ikinci kez ısırılmayız inşallah!
- GİRİŞ16.05.2024 09:04
- GÜNCELLEME18.05.2024 10:59
Son birkaç gündür çok enteresan hadiseler cereyan ediyor.
Kamuoyuna yansıyan adıyla “Ayhan Bora Kaplan suç örgütü” ile ilgili operasyonlardan söz ediyorum.
Hayli netameli bir konu olduğunun farkındayım.
Bu nedenle de meseleyi tüm ayrıntılarıyla öğrenmeden, Türkiye düşmanlarının işine yarayacak spekülatif değerlendirmelerden uzak duracağım.
Tamam, biz ‘yazarız’ ve eldeki doneler muvacehesinde değerlendirmede bulunuruz lakin yazar olmaktan önce bu vatanı mukaddes addetmiş olmamızdan ötürü, vatanı ve milleti yazarlıktan-gazetecilikten önde tutarız.
Bu hususa dair ayrıntılı ve sağlıklı bilgilere ulaştığımızda daha mufassal bir analiz yaparız elbet ama içişleri bakanının şu ifadesinden hareketle asla unutulmaması gereken bir hususa bu vesile ile değinmiş olalım…
Mezkûr hadise bağlamında Sayın bakan sosyal medya hesabından şu notu paylaşmıştı.
“Kimler, terör örgütleri ve onların uzantılarıyla, organize suç örgütleriyle bir olup, FETÖ taktikleriyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, hükümetimize ve siyasilerimize, sosyal medya destekli ‘oyun kurmaya’ çalışıyorsa; onların oyunlarını da kurdukları tuzakları da yerle bir edeceğiz.”
Nereden bakarsanız bakın Sayın bakanın çok kısa sayılabilecek bir cümlede fevkalade önemli ve kritik sözler sarf ettiğini görmeniz işten bile değildir.
“FETÖ taktikleri” diyor ve “Cumhurbaşkanımıza ve hükumete yönelik bir tuzaktan” söz ediyor…
Devletin içine yuvalanmış habis bir yapılanmanın ürettiği tehdide dikkat çeken bu açıklamadan FETÖ benzeri bir oluşumun baş çıkardığını anlamak zor değil…
Bu nedenle anılan yapılanmadan ziyade gündemimizden çıkardığımız FETÖ’ye dair bazı değerlendirmeler vesilesiyle bu habis oluşuma dikkat çekmiş olalım…
15 Temmuz darbe girişimi tek başına, adına FETÖ denen vatan haini ve İslam düşmanı bir örgütün iktidarı ele geçirmesine yönelik bir teşebbüs değildi.
Evet, görünüşte bu menfur girişim söz konusu kimseler tarafından gerçekleştirildi ama ben bunun, beynelmilel bir kumpas olduğundan zerre kadar şüphe etmedim.
Başını ABD’nin çektiği ve neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin omuz verdiği bir teşebbüstü bu!
Meseleye böyle baktığınız zaman, Türkiye’nin uzun yıllardan beridir “müttefik” bildiği dünyanın en önde gelen ülkelerinin aslında Türkiye’ye diş bilediği gerçeği ile karşı karşıya kalırsınız ve bu da sizi ister istemez bıçak sırtı bir noktada konuşlandırır.
Bu gerçek ortadayken, FETÖ’yü, kelimenin tam manasıyla enterne etmezseniz eğer, ona benzer yapılanmalar uzun vadede yeniden devlet içerisinde kendini gösterir.
Bu meseleyi anlayabilmek için, “FETÖ'nün yargı ve polis eliyle yıllar boyu sürdürdüğü hainlik politikası nasıl bu kadar saklı kalabildi?” sorusunu doğru cevaplamamız gerekir.
Açık söylemek gerekirse elinde çok sınırlı bilgiler bulunan bendeniz, bu kıt imkânlara rağmen FETÖ’nün ihanet derecesinde bir amaca sahip olduklarını bundan tam 17 yıl önce yazmıştım.
Hem de birkaç kez…
Yalnız şu var.
Yukarıda 15 Temmuz menfur darbe girişiminin beynelmilel bir operasyon olduğuna atıfta bulunmuştum.
İşte bu durum, bir anda husule gelmiş değildi elbette.
Çok uzun yılların birikimi söz konusuydu.
Devleti, daha doğrusu iktidar gücünü elinde bulunduranlar, bahsini ettiğim emperyalist güçlerin yönlendirmesi ve zaman zaman dayatmasıyla bu oluşuma isteyerek yahut istemeyerek geçit vermişlerdi.
60 darbesi bu oluşumun devletin kılcallarına sirayet etmesi için yapıldı.
71 muhtırası ve 80 darbesi de öyle…
Tıpkı 28 Şubat’ın bu hain şebekenin devletteki yerini sağlamlaştırmak için gerçekleştirildiği gibi…
AK Parti iktidarındaki ilk 14 yıl, harekete geçmeleri için uygun bir zemin oldu sadece.
O da, 2011 yılını (MİT operasyonu) baz alırsak eğer son 5 yıl, aslında, devletin, içten içe bu kılcallara kadar sızmış hain yapının tasfiyesine dönük bir zaman dilimini kapsamaktadır.
Yani AK Parti iktidarına kadar bu yapı elde edeceğini etmişti zaten.
Açık yüreklilikle ifade etmek gerekir ki, halkımızın kahramanlığı ve Cumhurbaşkanımızın liderliği ve dik duruşu olmasaydı, amaçlarına çoktan ulaşmış olacaklardı.
FETÖ’ye dair bu değerlendirmeyi bir şablon gibi kullanarak adı geçen örgüte de aynen tatbik edebiliriz hatta etmeliyiz.
Bu ihanet teşebbüsü hak ettiği karşılığı almazsa eğer, biz, ne 17/25 yargı susturucu darbe girişiminden, ne 15 Temmuz kalkışmasından ve ne de FETÖ’den hiçbir şey anlamamışız demektir.
Yazının başında da ifade ettiğimiz gibi taşıdığımız hassasiyet, bu yapıya dair ayrıntılı bir değerlendirme yapmamıza müsaade etmiyor fakat geçmişte yaşadığımız çok acı tecrübeleri hatırlatmak ve aynı yılan deliğinden ikinci kez ısırılmanın ahmaklıktan öte bir anlam taşıdığına vurgu yapmak da görevimiz…
İnşallah, yılanın başı ezilir ve bu millet bir daha emperyalist güçlerin uşağı olma derekesinde düşmez…
Hep birlikte izleyip göreceğiz…
Yorumlar25